- 1711 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ABD EMPERYALİZMİNİN DOĞUŞU.
Bugün dünyanın en süper ekonomik ve askeri,teknolojik gücü şüphesiz ABD dir.Amerika 1990 da Sovyetler bloğunun parçalanmasıyla beraber dünyda tek söz sahibi büyük ,kıtalararası güç gösterisinde bulunan,Ortadoğu,Pasifik ve Asya Afrikada işgale kalkışan,emperyalist bir güç haline gelmiştir.
Vietnamda,Korede,Afganistan,Irak ve son Suriye müdahalelerinde başı çeken ABD çıkarlarının önünde insan kanı ve canının hiç bir kıymeti harbiyesinin olmadığı,sadece ABD ve İsrailin çıkarlarının ve enerji kaynaklarının önemli olduğu dünya kamuoyunun gözleri önüne serilmiştir.-
Hacı Bektaş’ta yatan Ozanımız Nesimi’nin geçmişte yazdığı türküdeki gibi ABD nin insanlık aleminin başına bela olduğu gün gibi aşikardır.Geçmişteki selefi İngiltere İmparatorluğunun ve diğer sömürge imaparatorlukları İspanyol,Hollanda,Portekizliler,Fransızlar gibi emperyalizm üzerine kurulmuş,insanlığın barışına hizmettten uzak,İslamın adalet ve hogörüsünden bigane sadece kendi halklarının rahatı ve refahı için dünyayı yakıp yıkmaktan başka bir gayeye hizmet etmeyen bir devasa zulüm imparatorluğu meydana getirmişlerdir.
Tarihe adlarını altın harflerle yazdıran İslam ve Türk Devletleri ve en son Osmanlı Devleti gayesi İslam dinini tüm dünyaya yaymak ve tatbik edilmesini sağlamak olan,İlayi Kelimetüllah gayesini dustür edinen ecdadımızın yaşadığı devirde bütün din mensuplarının engin bir hoşgörü içerisinde,birbiriyle nasıl huzurla yaşadığı tarih kitaplarında yazılıdır.
İsrailli bir yetkilinin Osmanlı zamanında Filistin topraklarında bir onbaşı idaresinde huzurla yaşıyorduk.Bir tesbihin boncukları gibiydi bütün halklar,Osmanlı bizim başımızda imamemizdi.Ne zaman Osmanlı yıkıldı bizde dağıldık.O huzurlu günleri arzuluyoruz sözleri hafızamda kayıtlıdır.
***
Amerika yüzyıllardır az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri komunizm tehlikesinden koruyacağım vaadiyle alenen sömürmektedir.
ABD bu ülkelerin iç işlerine karışmakta,dış politikalarına müdahale etmekte,ülkelerin yeraltı ve yerüstü zenginliklerine ve sanayisine şekil verme cüretini açıkca göstermekte,direnen ülkelerde yönetim değişikliklerine gitmektedir.
Batı Emperyalizminden beslenen bu yeni ABD emperyalizmi,yeni pazarları kontrol etmek,silah sanayisine yeni pazarlar bulmak ve dünya hakimiyeti sağlamak için bu fakir Afrika ve Asyalı ülkelerin halkının gözünün yaşına bakmadan bir gram petrol bir ton müslüman kanından değerlidir düsturunca kanlı darbeler yaptırmakta ,savaş çıkartmakda,askeri müdahelelere zemin hazırlamaktadır.
ABD bu sömürgeleştirdiği ülkelerde direnen hükümetleri ya doğrudan işgal ederek devirir,ya da askeri ambargolarla güçsüzleştirirerek değişime mecbur hale getirir veya CİA nın yürüttüğü örtülü suikast ve darbelerle ortadan kaldırır.Bu konuda hiç bir mali harcamadan kaçınmaz ve sonunda yapılan harcamaların bedelini kat be kat alır.
***
Bugün dünyada iki süper devlet,iki süper güç vardır.Bu güçlerden biri ABD diğeri Rusya.ABD 1823 de ilan edilen Monroe doktrini ile sömürgecilik deneyimine başlamış ve kısa zamanda dünyada emperyal güç haline gelmiştir.
Amerika ilk öncelerde İngiliz sömürgesidir.1783 te İngiliz sömürgesi olmatan çıkmış,1900 lerin başında genişleyerek bugünkü sınırlarına ulaşmış 75 milyon nufusa erişmiştir.
Sanayi devriminde başı çeken ABD ekonomisi yeni pazarlar ve yeni hammadde kaynaklarına ihtiyaç duyarak,dünyada liderliğe soyunarak İngiltere,İspanya ve Fransanın sömürgelerinde söz sahibi olma emellerini beslemeye başlamıştır.
ABD İspanyollardan Küba’yı savaşarak,Filipinleri ise satın alarak sömürgelerini artırmıştır.
Birinci ve İkinci dünya savaşları gelişen milliyetçilik akımlarının sonucunda çıkmış ve ulus devletlerin doğmasına zemin hazırlamışlardır.
Osmanlı İmparatorluğu,İngiliz İmparatorluğu ve Asyada bir çok büyük devletler parçalanmış yerinde yeni onlarca devlet teşekkül etmiştir.
ABD bu fırsatı değerlendirmiş Fransa,İngiltere,Portekiz,İtalya,Hollanda,Belçikanın sömürgelerinde iç karışıklıklar çıkmış,bu ülkeler bunu bastırmakta zorlanınca yeni güçlü ABD Devleti bu sömrgeleri bir bir ele geçirmiştir.
ABD bu yeni kurulan devletlerle ekonomik,askeri,kültürel anlaşmalar yaparak sıkı sıkıya kendine bağlamış,direnen hükümetleri devirerek yoluna devam etmiştir.
ABD nin halkının refahı bu sömürgelerdeki kaynakların ABD ye kazandırılmasına bağlı olduğu için ABD bu ülkelerin halkı üzerinde örtülü sömürge faaliyetlerini hiç bir zaman aksatmadan sürdüre gelmiştir.
Osmanlı Yönetim biçimini alıp inceleyen ABD Ünüversitelerinde sömürge ülkelerinden gelen çocuklara Enderun Mektepleri gibi kürsüler açmış,gelen cazibeye kapılmış Anadolu,Asya,Afrikalı gençlere zengince bahşettiği yeşil dolarlarla bütün dünyadan asırlar boyu zeki beyin göçü kervanları oluşmuş,her konuda dünyada bilimde ilk sırada olmayı başarmış ve yıllar içerisine askeri,kültürel ve ekonomik,sağlık vb.konularda dünyaya süper güç olmasının eserlerini ortaya koymuştur.
***
ABD bazı Ülkelerde askeri ve ekonomik yardım sağlama vaadiyle girmiş,komunizme karşı işbirliği için NATO şemsiyesi altına giren ülkeler askerlerini eğitim için ABD ye göndermişler,burada eğitilen askerlerin beyinleri yıkanmış,ABD çıkarlarına hizmet edenleri çıkmış askeri darbelerle Hükümetler el değiştirmişlerdir.
ABD ekonomik yardım verdiği,IMF ile ekonomilerini ele geçirdiği ülkelerde,ekonominin başına kendine yakın ,beyinleri ABD çıkarına işleyen adamları getirmek suretiyle istediği zaman bu ülkelerde hükümet değişikliğine,devalüasyonlar yapılarak ülkenin mali kaynaklarının heba edilmesine zemin hazırlanmıştır.
ABD ve Batılı emperyal güçlerin girdiği ülkelerde,bankalar,ticaret şirketleri,elçilikler,CİA istasyonları,üsleri,kültür servisleri,ünüversiteler,sağlık kurumları,medya iletişim ağlarıyla her şeyi dinleyerek yapılan tüm görüşmelerden haberdar olarak,gelişmelerin kendi lehine olmasını sağlamıştır.
Askeri sahada NATO ile,özel harp daireleri,GLADYO benzeri kurumlarla faili belirlenemeyen cinayetlerle ABD aleyhine olduğu bilinen vatan evlatları ortadan kaldırılmıştır.Türkiyede 1970-1980 arasında bir türlü bitmeyen terör olaylarında,doğudaki PKK teröründe,çözülemeyen faili meçhullerde bu GLADYOnun eli vardır diye düşünüyorum.
Bugün ortaya çıkan askeri dinleme faaliyetlerinin,internetin bilinmediği ,uydunun sadece askeri yetlikilerce bilindiği 1950-1990 arasındaki yıllarda Türkiye gibi ülklerde konuşulan her gizli sırların bu ülkelerce dinlenildiği herkesin kabul ettiği bir gerçektir.
1967 den önce Fransa ABD ve NATOnun dinleme faaiyetinden rahatsız olduğunu söyleyerek Natoyu ülkeden sınırdışı etmiştir.ABD düşman ülkeleri kendi sınırları içinde soyutlayarak düşmanı bertaraf etme tecrit ilkesini her zaman uygulaya gelmiştir.
ABD İLE TÜRKİYE İLİŞKİSİ NASIL BAŞLADI.?..
Osmanlı Devleti ABD nin kuruluşunda askeri yardımlarda bulunmuştur.Develer yükü askeri mühimmat Kuzey Güney savaşlarında ABD ye gönderilmiştir.
ABD ile 1.Dünya savaşında karşılıklı bir hasımlaşma olmamıştır.Osmanlı Devleti bazan Kızıldenizde bazen ülkemizin karasularını ihlal eden ABD 6. Filosunu ikaz ederek uzaklaşmasını sağlamıştır.
ABD 1.Dünya savaşında galip devletlerin yanında yer alarak Doğuda Ermenistan Devletinin kurulması tezini Lozanda ileri sürmüşse de bu kabul görmemiş,
ABD bu nedenle Lozanı onaylamamıştır.ABD bundan sonra Ermenilerin hamiliğine soyunmuş,Türkiye Cumhuiyetine karşı Ermeni ve Kürt kartını elinde tutmuştur.
ABD Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı Tarsus,Merzifon,Kayseri,İstanbul,İzmir şehirlerinde Amerikan Koleji adı altında açtığı azınlık okullarında Ermeni gençleri başta olmak üzere ABD menfaatlerine çalışacak azınlık gençlerini en mükemmel şekilde eğitim vererek bu emelini gerçekleştirme yolunda amansız bir mücadeleye başlamıştır.
Bugün Boğaziçi Ünüversitesi adıyla bilinen Boğazda bir tepeye kurulan Robert Koleji maalesef Türkiyeyi yıkmakta oldukça başarılı faaliyetlerin merkez üssü olmuştur.
ABD nin Türkiye ile ilk ilişkileri 2.Dünya Savası sonrasında başlamış,ABD nin artan petrol ihtiyacını karşılama iştahasıyla Türkiyenin hemen yanıbaşında yer alan Ortadoğu petrol yatakları ve Asya İran petrol havzasında söz sahibi olmak isteyen ABD Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerine yanaşmaya başlamıştır.
İlk temaslar neticesinde ABD ile 1945 yılında askeri ve ekonomik anlaşmalar yapılmıştır.1970 li yıllarda okullarda dağıtılan süt tozu tenekesi ve katı yağların üzerindeki ABD bayrağını bugün gibi hatırlıyorum.
Eve alıp götürür pasta börek yapıp sınıfa getirir beraberce yerdik.ABD tarım fazlası ülkemizde eritilmiş GDOlu ürünlerle Türk ırkının bozulmasına zemin hazırlanmıştı.
ABD nin bizde tam olarak hissedildiği ve her alanda içimize çöreklendiği yıllar, ABDnin Marshall yardımı ile askeri hibe,destek ve ekonomik yardımların başladığı ve hiç bizi bize bırakmadığı yıllar..
Askeriyemiz ABD nin kontrolünde,eskittiği teknolojileri bize üstelik yığınla yeşil dolar vererek aldığımız o yıllar.6.Filoya yanki defol dedikleri için gerçek yurtseverlerin zindanlarda çile çektiği,bazı genç önderlerin anarşist diye sabahın beşinde Ulucanlar hapishane bahçesinde sallandırıldığı yıllar..
Anarşisti o gençler ulul emre karşı çıkmışlardı.ABD elçisine suikast yapmış,rehine pazarlığı yapılmıştı.Ertuğrul Kürkçüydü galiba Kızıldere’de Tokat’ta kömürlükte yakalanmıştı.
Mahir Çayan,Deniz Gezmiş,Yusuf Aslan,Bir de Hüseyin İnan.Yusuf bizim Kırıkkaleli olandı.Keskinliydi garibim.Üçünü gencecik yaşlarda Ulucanlarda şafakta idam ettiler.İyi olmuştu!Memleket anarşistlerden temizlenmişti!.Haydi çıkınsana meydanlara diyordu askerler.
Memleketin huzuru,ABD nin çıkarları üç beş anarşistin hayaline feda edilemezdi!Vatan sana canım feda diye az mı bağırdı askerler kışlada.Komunizm 1980 de ne çabuk kaybolup da gitti.
Bir heyula gibi.Ne kadar korkardık biz ülkücüler ondan.Hemen Ruslar girecek bizi teslim alacaklar kadınları çalışma kamplarına koyacak,ortak devletin malı olacaktı her şey..
Eski komunist Ecevit sonradan Milliyetci olmuştu birdenbire.O zaten komunist değildi,birileri bizi birbirimize düşman etmişlerdi.Karahacılı Köyünde bir amcam öyle demişti.
Şu kabile Menderesi sevince onlar Adalet partili sağcılar,bizde Halk Partili solcular olduk demişti.Adnan Menderesin idamında bizlerde üzülüp ağladık demişti.
***
1948 de üretilen tankları ABD bize hibe etmiş veya satmış,... asteğmenken gördüm bir sınır ilimizde.M48A5T1 tankı bir de T2 modeli var,yıllardan beri bizim envanterde yer alıyorlar.
Miadını çoktan doldurmuş bu tankları 1960 da ABD bize vermiş,tıpkı REO lar gibi..Meşhur bu tanklar, ancak durduğu yerde duran bir hedefi vurabilen teknolojiye sahip bu tanklardan sonra T2 modeli çıkmış onu da vermiş, oda ancak kendi hareketli iken yine duran hedefleri vurabiliyor.
Daha sonra yıllarca İsraile gönderip bu T1 olanları T2 ye adapte etmişiz.ABD öyle istiyorda ondan.İki tankın adaptasyon parasına yeni bir LEOPAR tankı alabileceğimizi bile bile..
Tanklar hala Doğudaki illerimizde duruyormu bilmiyorum.1991 de sınırdaki bir ilçemize Nevruzu bastırmaya gitmişlerdi de ,kaç gün sonra gelmişti çoğu,reolarda hep arıza veriyordu.Dedim ya çoktan hurdaya ayrılmalıydı bu köhnemiş araçlar...
Aselsanda çalışan Türk mühendisleri bunun adaptasyonunun yolunu öğrendikleri için karanlık güçlerce hedef seçilip şehit edilmişlerdi galiba..
ABD ye ölene dek çalışmaya mahkum mu bu asil millet.Elbette ayıyla yatağa girersen mahkumsun bunu çekmeye.Ne zaman kurtulacağız bundan,kendi ayaklarımız üzerinde duracağımız,kendi ekonomimizi kurduğumuz,dışarıya muhtaç olmadığımız zamana kadar...
1945 te yapılan bu anlaşma sonrasında ABD ülkemizi kontrol altına almış,1960 da mart-nisan ayında Rusya ile yakınlaşmak için Bakanlarını Moskova’ya yollayan Adnan Menderes Hükümetine ABD nin CİA üslerinde eğitilen zinde güçlerince 1960 27 Mayıs askeri darbesi yapılmış bir kaç ayda ülkede hakimiyet tekrar ABD nin güdümüne geçmiş,bir yıl sonra da ibretamiz bir yargı süreci neticesinde iki bakanı ile beraber asılarak idam ettirilmiştir.Sizce bu idamların emrini kimler verdi dersiniz?.
Bence ABD nin güdümünde hareket eden kukla darbecilerin sözüyle hareket etmek zorunda olan bizim sözde savcılarımız,yargıçlarımız verdiler,elleri mahkumdu zira..Darbe günleri savaş günleri olağanüstü zamanlardır,hiç bir şey sivil günlerdeki gibi olmaz zira...
***
1945 te imzalanan anlaşmanın 4780 sayılı yasayla teminat altına alınan maddelerine göre ABD Türkiyeyi sınırları içerisinde savunacak,Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri ABD nin istediği maddeleri ve kolaylıkları sağlayacaktır.
Bu anlaşmaya göre Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri ABD ye karayollarını,havayollarını,limanlarını ve istediği üsleri açacak,onlara gereken hizmet ve kolaylakları sağlayacaktır.
ABD li yetkililer istedikleri yerlere girip çıkacaklar,istediği bilgileri alıp,gereken yerlere götüreceklerdir.
Bu 1945 de yapılan anlaşma sonrasında ABD li askeri ve sivil yetkililer Türkiyeyi yol geçen hanına çevirmişler,gün aşırı Türkiye topraklarına giriş çıkışlar yapmışlardır.Bu anlaşma gereğince bizim yetkililer onlara istediği bilgileri arşivleri açarak vermişlerdir.
Bu günlerde Türkiye Kamuoyunda ve gazetelerde ABD hayranlığı ve propogandası yapılmış ve Türk Amerikan ittifakı işlenmeye başlanılmıştır.
27.Şubat.1946 da 4882 sayılı yasayla Türkiye ABD arasında 10 milyon dolarlık Askeri işbirliği anlaşması imzalanmıştır.İşte bununla ABD nin hurdası olan tank,silah,gemi ve askeri araçların ordumuzun envanterine kayıtları girmeye başlanılmıştır.
Askeri kredi olarak verilen bu yardımlar eşit taksitler ve faiz işletimi yoluyla Tükiye ekstradan bir borcun altına girmiştir.TürkiyeCumhuriyeti Merkez Bankasının döviz fazlası olduğu bu dönemde maksatlı olarak bir borcun altına girmesi temin edilmiş,ileriki dönemde İMF denilen Uluslararası ABD örtülü emperyal bankacılık sisteminin esareti altına girdirilmiştir.
Bu anlaşmalar ile ABD Ankara Büyükelçisi,Genel Vali durumuna getirilmiş,sömürgelerde uygulanan baskı sistemi hayata geçirilmiştir.Son Gezi olaylarında,ABD Büyükelçisinin ziyaretleri ve izlediği tutum aynı durumun devam ettiğini gözler önüne sermektedir.
Bu anlaşmalarla ABD nin Türkiyede taşınmaz alımı kolaylığı getirilmekte,İncirlik,Malatya,Sinopta üsler açılmasının yolu açılmaktaydı.
ABD ile yapılan askeri ve ekonomik işbirliği anlaşmalarına bugün baktığımız zaman,savunma bütçemizin yeterli olmadığı,her yıl artırılmasına karşılık bir milyonu aşan askeri gücümüzün sayıca çok fazla olmasına rağmen çağın gerisinde kaldığı,teknik olarak yetersiz olduğunu görmekteyiz.
Nato standartlarının altında kalan,savunma sanayiinde ABD ye her zaman muhtaç,elinde F16 uçakları olan ,uçakların beynini ABD yetkililerinin konrolü altında olduğunu bilen,onlarca yeni uçakların teknolojisinden faydalanamayan,helikopter,tank,askeri fonksiyonel füze ve nükleer silah teknolojisinde dışa bağımlı bir Türk Ordusu elbette dışarıya hala muhtaç durumda olacaktır.
Yanı başımızdaki İsrail ile boy ölçüşemeyecek ve İranın yaptığı askeri atılımların gerisinde olduğumuz aşikardır.
***
Türkiye ile ABD arasında Eğitim ve Kültürel anlaşmalar yapılarak,ABD nin kültür Emperyalizmine giden yollar açılmıştır.
27 Aralık 1949 da ABD ile Ülkemiz arasında,Amerika Eğitim Komisyonu kurulmasıyla ilgili imzalanan anlaşma ile de CİA ajanlarının Türkiyede açıktan cirit atmaları sağlanmış her yerde ABD nin Kültür Merkezleri,okullar ,STK lar kurmasının yolu açılmıştır.ABD ve CİA nın ajanları resmi yoldan Milli Eğitim Bakanlığının birimlerine sızmışlar,okul ders müfredat proğramlarında ve talim terbiye kurumunda ABD çıkarlarına uygun kanun ve genelgelerin çıkarılmasına zemin hazırlanılmıştır.
Marshall Planı 2. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir.
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca ABD’den ekonomik kalkınma yardımı almıştır.
ABD geçmişten beri dünyanın en büyük mısır üretici ülkesidir. ABD birikmiş olan mısır yağlarını eritmenin bir yolu olarakmısırözü yağı ihracaatını keşfetmiştir.
Marshal yardımının koşullarından biri Türkiye’nin ABD’den mısırözü yağı almasıdır. (Yeni Sömürgecilik Açısından Gıda Emperyalizmi, Osman Nuri Koçtürk, Toplum Yayınları, 1966).
Buna şart olarak Türkiye’de ilk margarin fabrikası kurulur. Yine aynı dönemde yüz binlerce zeytin ağacı sökülerek bir katliam yapılır.
Kalan zeytin ağaçlarından elde edilen zeytinyağının büyük bölümü ABD tarafından Dolar karşılığı alınır ve mısırözü yağı TL karşılığı satılır.
Türk insanı zeytinyağından soğutularak mısırözü yağına ve margarine alıştırılır. Bu amaçla zeytinyağı ısınırsa kanser yapar gibi yalanlar uydurmaktan da geri kalınmaz.
Hâlbuki zeytinyağı halk ağzındaki deyişiyle dumanlaşma derecesi en yüksek (en zor yanan) sıvı yağlardan biridir.
Bununla da kalınmaz, kötülemek için tıpkı bugün yapılan halkla ilişkiler endüstrisi çalışmaları gibi
"Zeytinyağlı yiyemem aman, basmadan fistan giyemem aman..." diyetürkü sipariş edilir ve ülkenin en popüler türküsü yapılır.
Katı yağ/margarine mahkûm edilen halk, 20-30 yılda bir kaşık yağa bile muhtaç hâle getirilir.
Basma giyen kadınlar, plastik giysilerle tanıştırılır…
Türk gençlerinin ABD de eğitim almalarının yolu açılmış,yetenekli gençler önceden keşfedilerek ABD ye beyin göçü hızlandırılmış,ABD çıkarına hizmet eden bürokrasinin yolu açılmıştır.
Turgut Özalın prensleri,ülkemizde ABD de eğitim görmüş bakan ve bürokratların geldiği noktalar düşünüldüğünde ileriye dönük maksatlı bir çalışmanın olduğu görülecektir.
ABD kaz gelecek yerden tavuğu esirgemez.Son günlerde Türkiyede yaşanan ülkede infiale sebep olan fitne hareketleri incelendiğinde ABD nin Türki Cumhuriyetlerde,Asyada,Afrikada Eğitim teşkilatları ve siyasi hareket görünümünde CİA ajanlarının girerek,eskiden arkeolojik kazılar yoluyla olurdu,şimdi bu yolllardan ülkeleri güdümüne almak istediği görülmektedir.
Bu bir siyasi hareket olabildiği gibi,bir siyasi parti de olabilir.
Ekonomik olarak Türkiye hala Avrupanın 30-40 yıl gerisindedir diyebilirim.Bir krizde ülkemizden çıkacak 100 milyar dolarlık borsada ve dövizde gezen sıcak paranın her an ülkemizin ekonomisini allak bullak edeceği göz ardı edilmemelidir.
***
ABD ülkesinin fazla gelen Tarımsal üretimini depolarında saklamakta,istediği ülkelere borç karşılığı ve parayla satarak maliyesini güçlendirmektedir.
Böylece çok karlı bir ticaret yapmakta ve karşısına aldığı ülkeleri istediği gibi ekonomik baskı altında tutmaktadır.
Aklıma takılan bir konuda ABD nin ilaç,yem,tohum sanayiinde düşman ülkelere verdiği yardım adı altında çökertme tahribat faaliyetleridir.
Ülkemizde ABD den gelen bu yardımlarda art niyetli olmamakla birlikte bir Çapanoğlu aramamak mümkün değildir.
Kızılderelilerin soyunu Çiçek virüsü ile yok eden bu ABD nin icraatlarına bakıldığında yahudi İsrail gibi hibrit-kısır tohum,genetiği değiştirilmiş mısır,domuz ve kuş gribi gibi virüs savaşları,Türk bağcılığını öldüren bakteriler,patates böceği ve ardından ilacının Türkiyeye verilmesi vb.bunları ayrı ayrı inceleseniz hepsinin arkasından hep bu ABD emperyalizmi çıktığı görülecektir.
Türkiyede bağcılık bitirilmiş,buğday ekimine kota getirilmiş,afyon üretimi yasaklanmış-bu olmalı,insanlar zehirleniyordu-ABD nin politikaları tatbik edilmişti..İMF ye borçlu olduğumuz bu yıllarda ülke maliyesi zor durumdadır ve sık sık devaluasyonlarla ABD doları Türk lirası karşısında değerlenmektedir..
ABD ile 12 Kasım 1956 da imzalanan Zirai Emtia Anlaşmasının hükümlerine bir bakalım..
*Türkiye ABD fazla ürünlerini satın alacak.Türkiyenin sattığı ürünlerin satışı ABD kontrolünde yapılacak.
*Satıştan elde edilen para Merkez Bankasına yatırılacak ve ABD ile yapılan çalışmalarda kullanılacaktır.
*Türkiye ABD ürünlerini iç ve dış piyasalarda kullanmak için çalışacaktır.
***
*ABD ile yaptığımız her anlaşma bağımsızlığımızı elimizden alan bir kelepçe gibi bizi prangalara mahkum hale getirmiştir.
*Türkiye ABD ilişkilerinin sonunda hep kazanan taraf ABD,kaybeden Türk halkı olmuştur.
*Amerika dış ticaretimize kota koyuyor,çifçimizin ekeceği ürünleri belirliyor,tarım politikalarını belirleyen güç oluyor.
*Türkiye hep veren taraf oluyor,alan,kazanan hep nedense ABD tarafı oluyor.
*ABD serbest ticareti savunduğu halde bizim ticaret yapmamıza kota koyuyor.Kıbrıs Barış Harekatında bize ambargo uygulayıp verdiği silahları Yunanistana karşı kullandırmıyor ama Yunanistana engel olmuyor.
*Türkiyedeki üsleri istediği gibi kullandığı halde üsleri bizim askeri yetkililerin denetimine açmıyor.Üslere istediği silah ve mühimmatı uçaklardan indirip istediği yere gönderiyor.Kamuoyunda bilgi paylaşımına izin verilmiyor.
*Yapılan bu anlaşmalar kolayca Meclisden geçiriliyor ve Resmi Gazetede örtülü olarak sadece bir kaç cümle ile yazılıp çiziliyor.
***
ABD askeri düzeyde yüksek temaslarla ülkemize gözdağı veriyor.1980 Askeri Darbesi olduğunda ABD Başkanı Jimmy Carter ABD de akşam bir opera gösterisini izlemekteymiş.
Olan bitenden haberi olduğu aşikar.Kenan Evren darbe olgunlaşsın diye martta nisanda yapacağımız darbeyi üç beş ay erteledik dememişmiydi.Başkan kırmızı telefona çağrılır,geldiğinde korkulacak bir şey yok.Türkiyede bizim çocuklar darbe yapmışlar karşılığını verir.
Türkiyeden dört bin askeri kurmayın ABD ye eğitim almak için gittiklerini bir yerde okumuştum bir zamanlar...
ABD ile kol kola girmeden,ordan icazet almadan Türkiyede kimse bundan sonrada öncede başa gelemez der birileri.Gücün karşısında secdeye kapanmak değil bu siyaset bunu gerektiriyor.
Ülkemizde ABD ve CİA ajanları cirit atıyorlar uzun zamandır.Kimin eli kimin cebinde belli değil.Bazen sol bazen sağ muhafazakar iktidarlar halkın başına gelip gidiyorlar.
Sanmayın halkın seçtiği iktidarlar ve liderler başa getiriliyor.
ABD nin üzerinde çalışıp okey verdiği aday ve partisi kamuoyunun önüne aylar,günler öncesinden çıkarılıyor sonrasında süreç işliyor.
İstediğini yapana kadar karşılıklı işler yolunda gidiyor,Merhum Erbakan Hoca gibi bazıları iktidardan indiriliyor.İç ve dış mihraklar her yere girmişler,her yeri sarıp sarmalamışlar.
Allah koruyor bizleri kimisi becerikli hem ülkeyi koruyup hem karşı duruyor.
Bazı liderler ve hareketler basiretsiz hemen güce teslim oluyor.
08.12.2014//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU***
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.