- 606 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YILIN PİŞKİNİ BÜLENT ARINÇ
Hiç istemediğimiz konularda bazen yazmaya mecbur kalıyoruz.
Sayın Bülent Arınç konusu bunlardan biridir. Ama öyle şeyler yapıyor veya söylüyor ki, yazmaya mecbur kalıyoruz.
2012’nin son günlerinde sözleri ve icraatları ile Arınç’ı “Yılın Şaşkını” olarak nitelemiş ve gerekçelerini de yazmıştık.
Tesadüfe bakınız ki, 2013’ün son günlerine geldiğimiz şu günlerde, bu kere de öyle icraatları büyük bir pişkinlikle sergiledi ki, kendisini “Yılın Pişkini” ilan etmek zorunda kalıyoruz.
Sayın Arınç, kısa süre önce Başbabakan’ın sözlerinden dolayı alınganlık göstermiş, ve “özgül ağırlık” tesbiti için kendini “ben” kantarına çıkarmıştı. Tartının sonuçlarını biz de takip etmiş ve sırtındaki benin ağırlığını hatırlatmıştık.
Bu günlerde, bazı bakanların oğullarının da dahil olduğu büyük bir yolsuzluk, rüşvet ve vurgun operasyonunun yapılması üzerine, Başbakan’ın da işareti ile projektörkler devlet içindeki “paralel devlet kurma” amaçlı kötü niyetli çalışmalara çevriliverdi.
Konunun özü hakkında dokümanlar kendilerinde olduğundan, bizim yorum yapma şansımız pek yok. Ancak dışarıdan gördüğümüz kadarı ile paralel yapılanmayı yapmış bulunan Fethullah Gülen ve onun bağlıları, yani “cemaat” merkezli olduğunu Başbakan dahil, herkes konuşuyor, yazıyor, çiziyor.
Net hatırlıyoruz, geçmiş 12 yıl içinde sözü geçen şahıs ve cemaat en çok Sayın Bülent Arınç tarafından övgü ile gündeme getiriliyordu. Yıllarca cemaatin hizmetleri, cemaatin okulları, cemaatin yurtları, cemaatin televizyonu, cemaatin gazetesi, Bülent Arınç’ın diliyle medh ü sena edildi durdu. Bir kardeşimiz, kendisi TBMM başkanı iken, darbeciler tarafından kapatılmış bulunan Vakıf Öğrenci Yurtları’nın tekrar açılması için kendisine ricada bulunacak olmuş. Büyük bir pişkinlikle “cemaatin yurtları var ya, Vakıf Yurtlarına ne gerek var” diye ricası ağzına geri tıkanmıştı.
Kendisine bağlı olan TRT kurumundaki kadrolaşmanın boyutlarını sağır sultanlar bile duymuşlardı. Biz de kaç defa bu konudaki tespitlerimizi, yazdığımız yazılarla ortaya koymuştuk. Ama pişkinlik burada da kendini göstermiş, soruna eğilme zahmetine girmemişti, halen oralı bile değildir.
Daha birkaç gün önce Başbakan’ın başkanlığında “paralel yapılanma” konusunun görüşüldüğü bir toplantıdan sonra, açıklama yapma görevi Sayın Arınç’a verilmiş olmalı ki, “bu kadarını beklemiyorduk, devlet içinde bir takım çeteler oluşmuş ve saldırı yapıyorlar” şeklinde açıklamalar yaparken, bir gazetecinin sorusu üzerine: “Bu çeteler Fethullah Gülen ve cemaati ile ilgili değildir. Cemaatin ve ve Gülen’in takdire şayan ve büyük hizmetleri olduğunu biliyoruz.” şekline pişkinlik şaheseri açıklamalar yapmıştı. Böylece içerde görüşülen cemaat yanlısı ve kötü niyetli “paralel yapılanma”yı, kamuoyunun gözünden kaçırmış oluyordu. Bunlar Başbakan’ın dikkatinden kaçmış olamlı ki, o cemaat ve kadrolarının tahribatı konusunda sert açıklmalalar yapmaya devam ediyor. Sadece açıklama değil, filliyatta da temizlik hareketleri halen sürüyor. Sayın Arınç ise hiçbir şey olmamış gibi pozlar veriyor.
Devlet adamlığı o dur ki, Başbakan haklıysa, Arınç çıkıp o sözlerinden dolayı kamuoyundan özür dilerdi. Ama pişkin dedik ya, o hiçbir şey olmamış gibi davranıyor.
Şüphesiz “paralel devlet” amacı ile bir cemaat kadrolaşması var ise, sadece İçişleri, ya da Adalet Bakanlıklarında yoktur. Milli Eğitim, Milli Savunma, Kültür, Dışişleri ve diğer Bakanlıklar ile TRT ve diğer özerk Devlet kurum ve kuruluşlarında da vardır. Oralardaki kadrolaşmalar ne konuşuluyor, ne gündeme getiriliyor. Oralarda da yolsuzlık veya rüşvet operasyonlarının yapılması mı bekleniyor, bilinmez.
Hatırlıyoruz Sayın Arınç, Erbakan Hocamızı ve Milli Görüş yolunu yüz üstü bırakarak, Haçlı medeniyetinden yana olan bir yola girmişti. Adeta ihanet sayılabilecek bu gidişin üzerine bir de tüy dikercesine şu sözü söylemişti:
“Ben Erbakan’a biat etmemiştim.”
Şimdi sıkı durun, birkaç gün önce şu sözler onun ağzından çıktı:
“Rahmetli Necmettin Erbakan bugün hem ümmetin çektiği, hem de milletimizin çektiği sıkıntılarda gerçek sebepleri ortaya koymuş ve bu sebepler karşısında neler yapmamız gerektiğini ömrü boyunca bizlere telkin etmişti. Şimdi karşılaştığımız bazı olaylara bakarak görüyorum ki, Necmettin Erbakan hocamız çok haklıymış, çok doğru düşüncelere sahipmiş. Demek ki o çizgiyi muhafaza etmeliymişiz. Böylece dünyaya, Türkiye’mize bakış açımızı tekrar gözden geçirmekte, bunları tekrar güçlendirmekte fayda var. Her zaman, her geçen an, hocamızın ne kadar haklı olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor."
Bir politikacının bu kadar “pişkin” olabileceğini düşünebilir miydiniz?
Evet evet!
Sayın Bülent Arınç geçen sene “yılın şaşkını” idi, bu sene de “yılın pişkini” olarak açık ara bir numaraya yerleşti.
ŞAŞKIN VE PİŞKİN
Olaylar vehamet kazanınca;
Şaşkın mı şaşkın!
Bakışlar kendine uzanınca;
Pişkin mi pişkin!
Ekrem Şama
[email protected]