- 480 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ALFABENİN KUŞATTIĞI BAŞBAKAN
Kelebekle beslenen ibrik otu şeklinde Amerikan tuzağı.
Sayın Başbakan’ın bu tuzağa nasıl düşürüldüğünü, kurtulmak için nasıl çabaladığını, ama kurtulamadığını, dipteki boğucu sıvıya her an nasıl kaydığını yazmıştık.
Bu köşeyi takip edenler bilirler, yazımızın başlığı “İbrik Otu” tarihi de Kasım-2012 idi.
Bu da internet adresi:
www.ekremsama.com/makaleler/1708-ibrik-otu.html
Bu tuzaktan kurtulmak isteyen kelebeklerin nasıl çabaladıklarını, çabaladıkça nasıl efor sarfettiklerini, sonunda nasıl güçsüz kalıp dipteki ölümcül sıvıya nasıl düştüklerini, pusuda bekleyen örümceğin de bu durumdan nasıl faydalandığını anlatmıştık.
Sayın Başbakan’ın bu tuzaktan kurtulma çabaları ilginç bir aşamaya geldi. Ameliyatından sonra bir hocasının; “Onu kandırdılar, o artık bunu iyice anladı, bundan sonra halkın yararına işler yapacak, göreceksiniz, bana kendisi söyledi” sözlerini hiç unutamıoyoruz.
Kurtulma çabaları çerçevesinde Kremlin’i ziyaretinde Şangay blokuna girme arzusu da bunu açıkça göstermektedir.
Lakin tam bir kuşatma altındadır. Yapayalnızdır. Etrafı kendini hep geri çekmekte, atak yapmasını önlemektedir. Kurtulma çabaları arttıkça etrafındakiler bir bir aleyhine geçmekte, bu durm işini bir kat daha zorlaştırmaktadırlar.
Diyebiliriz ki, alfabenin yumuşak G hariç tüm harfleri ile rumuz olarak ayrı ayrı ifade edebileceğimiz şahıs ve çevreler, onun kurtulmasını önlemek için ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Bunlar kimler ve hangi kuruluşlar mıdır?
İsterseniz bu yazının hacmi ile sınırlı kalmak kaydıyla kısa kısa sırayla saymaya başlayabiliriz:
A-En başta aklını çelen çevreler. Yahudi Lobisi ile onu tanıştıranlar. Cesaret ödülü almasının faydalarına onu ikna edenler. Papa heykelinin gölgesinde bağımsızlığımızı ipotek etmeye razı edenler. Kardeşlikten öte ilişkilerinin de söz konusu olduğu çevreler.
B-“Erbakan Milli Görüş’ü terk etse bile, biz hiçbir yere gitmeyiz” diye diye ayrılık çıkarıp, sonunda liderliğini kabul ettiği kişiyi bu ölümcül tuzağa doğru iten çevreler. Ben, ben, diyerek benlik kaleleri kuranlar. Sayın Başbakan’ın kurtulma çabalarına destek verecek yerde, kendi özgül ağırlığı tartışmasını başlatan kişiler.
C-Dinimizi yozlaştırmak için eşi ile birlikte akıl almaz çabalara girenler. Sayın Başbakan’a “Amerika’ya mecbur ve mahkumuz!” mesajları verirken, Amerikan yetkililerine de “onu deliğe süpürmeyip kullanmak” için yalvar yakar olan çevreler.
D-Muhtar bile olamayacağı ilan edilmişken, muhalefetin başı olmasına rağmen, Amerika istedi diye başbakanlığa ulaşması için önünü açan çevreler. Bugün onların yerine geçenler, cümbür cemaat Yahudi lobilerine vararak, Amerika’ya şu mesajı götürmekle meşguller: “Ondan vazgeçmek istiyorsanız biz varız, daha iyisini sizlere sağlarız!..”
E-Milli Egemenliğimizi illa Haçlı birliğine devredeceğiz diye tüm mesaisini sarfeden çevreler. Ayet ve hadisleri bile bu uğurda eğip, büküp, emellerine merdiven yapmaya çalışanlar. Bizden esir alınan ata yadigarı eserlerimizi kurtaracağına, elimizde kalmış olanları “hak iadesi yapıyoruz” aldatmacası ile ellere peşkeş çeken kişiler. Fasıl fasıl Türkiyemizi masaya koyup, her fasılda yeni tavizler verdikçe bayram ilan edercesine sevinç çığlıkları atan kişiler.
F.G-Dinlerarası Diyalog emelleri ile yatıp kalkarken, bunu süsleyip püsleyip “Medeniyetler arası ittifak” şekline sokup, ona benimseten, Haçlı seferlerindeki zulümleri ibra etmesi için nasihatler eden çevreler. Onun bu tuzakları fark edip uyanışı ve kurtulmak için çaba sarfetmeye başlaması üzerine de elindeki imkanlarla kriz üstüne kriz üreterek engeller koymaya başlayan çevreler. Dersane bahanesi ile de ağza alınmaması gereken sıfatlarla saldırıya geçen çevreler.
Alfabenin tümünü yazacak kadar yerimiz yok.
Görülüyor ki, Sayın Başbakan kurtulma çabalarında yapayalnız kalmıştır, bu da onun diktaya kaydığı görüntüsü vermektedir.
Söz konusu yazımızın son parağrafı şöyleydi:
“Millet şimdi Sayın Başbakan’dan mertçe bir açıklama beklemektedir:
-Ben yanıldım, korkunç bir tuzağa düştüm, benden ibret alın, benim iki dünyam da karardı. Peşimden gelmeyin. Kelebekler özgür olmalı, ibrik otlarına konmayın, dik durun, dikenlerinizle, ısırganlarınızla kendiniz mücadele edin! Büyüklerin tecrübelerinden yararlanın!”
Onu iyi tanıyan biri olarak böyle bir açıklama beklentimiz bu gün daha da arttı.
İlave olarak İslam Birliği için süratli adımlar atmalı. Hiç olmazsa bu adımları atmalı…
Kurtulması mümkün mü?
Ya da kolay mı?
Etrafının hep kendisini o tuzakta tutma çabalarını göstererek, Sayın Başbakan’a o yazımızdaki ifadelerimizi tekrar hatırlatma ihtiyacını duyduk. İlave olarak da, Amerika’nın partner değiştirirken, eski partnerine nasıl davrandığını araştırmasını da tavsiye ediyoruz…
Eski bir arkadaşı olarak.
HERKES BİLİR
Sapık ve lanetli diye niteler,
Bildiğimiz Fatiha net olarak;
Hıristiyan ve Yahudi dostları,
Bu size yeter, ihanet olarak!..
Ekrem Şama
[email protected]
YORUMLAR
Ekrem abi yazınızda kısmen haklı olduğunuz taraflar var oda şudur geçmişte ve günümüzde çakma ve sahte arkadaşları başbakanı zor ve hassas dönemlerinde yalnız bırakmışlardır.
Ancak gerçek dostları ve dava arkadaşları Recep Tayyip Erdoğan’a oylarıyla destek olan vefalı seçmeni seçim günü sandıkta ve meydanlarda, başbakanın yanında olduğunu defalarca göstermişlerdir.
Riyakâr insanların yalan ve iftiralarıyla hükümeti yıpratıp zor duruma düşürmek, ülkeyi karmaşık ve karanlık günlerine geri götürme istedikleride doğrudur. fakat çabalarının boşa çıkacağından ve heveslerinin kursaklarında kalacağından hiç şüpheniz olmasın. Sizin gibi eski arkadaşları olduğu sürecede başbakanın lideri olduğu siyasi parti her seçimde oylarını arttırarak durmak yok yola devam sloganlarıyla yolarına devam edeceklerdir.
saygılarımla.