HALK KAHRAMANI SATILMIŞ
Doğuştan meşru hakları olduğuna inanan Hasan, hayatında kendisine seçtiği düsturlarla övünür ve prensiplerine sıkı sıkıya bağlı kalmayı marifet bilir,aksi şekilde yaşayan diğer insan kardeşlerini ise dünyaya boşuna gelmiş,beyhude yaşayanlar olarak nitelerdi.Ahırdan otlamaya meraya giden, ordan tekrar ahıra dönen hayvanların,bu tip insanlardan daha yararlı olduğuna inanırdı.
Hasan çalışmayı bir ibadet telakki eder ve çok severdi.Çoğu zaman mesai bitmesine rağmen evine dönmez,saatlerce çalışır ve eşi Latife Hanım’ın telefonuna maruz kaldıktan hemen sonra alelacele çalışma masasını toplar,çalışma eşyalarını düzenleyip yerli yerine koyar,bilgisayarının ekranını siler ve etrafında çer çöp ne varsa temizledikten ve yine herşeyin tastamam olduğuna kanaat getirdikten sonra kendisini eve götürecek olan halk otobüsünü beklemek üzere halkın durağında,ne zaman geleceği büyük bir tartışma ve muamma olan güzelim halkın otobüsünü beklerdi.Yine böyle soğuk bir şubat akşamı geç saate kadar çalışan Hasan,halk otobüsünü beklerken:’’Nasıl olurda bu kadar gecikir bu otobüs,neden hareket saatlerine sadık kalmazlar ki?’’şeklinde belki de milyon kez söylediği sözleri tekrarlarken köşeden dönen ve hızına hasret kalınan,at arabasına rahmet okutan halkın otobüsünün sallana sallana durağa yaklaştığını fark etti.Hasan bir müddet açılmakta imtina eden otobüsün ön otomotik kapısının arasından sıvıştı ve tam şoförün yanından geçerken Şoför Satılmış’ın ’’ Ah Hasan Bey yine mi mesaiye kaldınız? Ah kuzum siz mi kurtaracaksınız bu vatanı?’’diye mavrasını duyunca, az önceki gerginliğinden sıyrılarak sakin ve gülerek’’sizin gibilerden kurtarsak şu vatanı yeterli’’ diyerek sohbeti de burda sonlandırmak amacıyla otobüsün arka kısımlara doğru ilerledi ve kafasını otobüs penceresine emanet edecek güzellikte bir yere oturup uyuklamayı düşündü ve oturdu.Otobüsün tavan kısmından kafasına damlayan ve yağmur suyu olarak tahmin ettiği sıvıyı eşinin önceki gün yıkayıp ütülediği mendiliyle sildi.Şoför Satılmış,otobüsün hareket etmesiyle beraber,Hasan Bey’in daha önceleri de şahit olduğu gibi’’bunlar nasıl şöfor,bunlar ehliyeti baytardan mı alıyor’’söylemleri arasında çevreye,geçip giden araçlara el kol hareketleri yaparak,kornaya basaraktan hergünkü merasimi başlatmıştı.Şoför Satılmış’ın etrafa küfürler saçaraktan kırmızı ışığı dikkate almadan-ki çoğu zaman almazdı-trafik ışıklarını geçme çabası bu merasimin ağır bir gürültü ile sonu oldu.Ters dönen tekerlek Hasan Beyin hatırladığı son şeydi o ana dair.
Hastanede gözünü açan Hasan Bey ,karısı Latife Hanımı,ellerini tutmuş kendisine endişeli gözlerle bakarken buldu.Hasan ‘’Nerdeyim,ne oldu bana?’’tarzında klasik kazazede sorularını yöneltti eşine.Hasan’ın iki kaburga kemiği kırılmış,kolu sargıda,kafası çember şeklinde sargı beziyle sarılı ve sol bacak diz üstünde çok derin bir yarası vardı.Latife’’Yok canım birşey,kaza işte,iki güne birşeyin kalmaz’’dedi.Söylediğine kendisi de inanmayan Latife bir yandan hastane masraflarını bir yandan çocukları emanet ettiği komşularının saatlik olarak belirlediği çocuk bakma gideri olarak Latife hanıma bildirdikleri ücreti düşünürken diğer yandan da bulunduğu acziyetin tesiriylemidir bilinmez ; kendisini isteten fakat kendisinin evlenmeyi kabul etmediği kaymakam da hatırına gelince,nasıl böyle bir eşeklik yapıpta bu çulsuz Hasan’a vardığını düşünüp,salya sümük ağlamaya başlamazmı.Garibim Hasan ,karısının kendisinin bu müşkül durumuna ağladığını sanıp karısını teskin etmeye uğraştıysada fiziksel durumu buna müsade etmedi.Karısının ‘’hastane masrafları’’ şeklinde mırıldanarakta olsa ağıt yaktığını duyan Hasan ,ilgi ve alakanın kendi üzerinde olmadığını anladı.Hasan acı acı gülerken,odanın kapısı açıldı ve içeriye çok uzun yıllar önce hipokrat yeminini unutan, saçı başı dağılmış,doktordan çok köprü altında yatan,şarap parası dilenen evsizlere benzeyen bir şahıs içeri girdi.Hasan bir an elini atıp ,bu evsize sadaka niyetine para vermek istediysede fiziksel durumu buna takrar izin vermedi.Doktor kendisini tanıttı ve hastaya bakarak ; hastane imkanlarının Hasan Beyin olması gereken diz ameliyatını yapmaya yeterli olmadığının dolayısıyla imkanları,donanımı bu operasyonu yapmaya yeterli başka bir hastaneye acil olarak nakil olunmazsa ,Hasan Beyin sakat kalma ihtimalinin hiçte uzak bir ihtimal olmadığını ve zamanla yarışıldığını söyledi.Olayın üzerinde 2 gün geçtikten sonra zamanla yarışıldığını keşfeden doktorun söylediklerine karşılık Hasan Bey’’Yahu bir bacak ameliyatı yapamıyorsanız,kapatın gitsin bu hastaneyi’’ dedi.Doktor ‘’bize hasta gelir,derdini anlatır,reçetesi yazılır,eline tutuşturulur,imkanlarımız bu.’’ Hasan zor soluk alarak ‘’Doğru siz böbrek hastasına da,kalp hastasına da aynı ilacı yazan sağlık sisteminin neferlerisiniz,haklsınız imkanlar bu.
Hasan ve Latife,hasta bir an öce ameliyat edilmezse ‘’sakat kalır’’ sözünün tesiriyle bütün gün sıkıntı içinde nakli yapacak ambulansı beklediler. Kendileri için ertesi sabah bulunabilen ambulansla yola koyuldular.Başlarında olan Hemşire Hanım android işlemcisi olan son model telefonuyla sosyal medyada çok önemli görevler üstenirken,Hasan Beyin nabzının düştüğünü çok sonra eşi Latife fark etti.Rahatsız edildiği her halinden ispatlı Hemşirenin’’ay Kamil hızlan,hastaya bişeyler oluyor galiba’’demesini ambülans şoförü Kamil emir telakki etti.Son ses bağrı yanık şarkılar eşliğinde sigarasını tüttüren ve yoldan geçen genç kızlarımızı gözden kayboluncaya değin ağzı salyalı bir şekilde gözleriyle takip eden şoförle, hasbelkader yoluna o ana kadar devam edebilen ambulans,hemşirenin verdiği direktif sayesinde şaha kalkmış at gibi arka tekerlekler üstünde uçar vaziyette hasta taşıdığının ayırdına vararak arkasına takılan diğer yurdum insanlarının kullandığı araçlarla birlikte uzun bir konvoy şeklinde sirenlerinede kuvvet vererek karşı yakadaki hastaneye yol alıyorlardı.Kamil’in arkasına dönüp’’Hemşire Hanım nasıl gidiyoruz ama’’demesine kalmadan karşı yoldan gelen ve ’’kırmızı ışık’’ihlali yapan halk otobüsüyle çarpışmaları bir oldu.Hasan oracıkta can verdi.Eşi Latife yol kenarındaki çimenlik alanda yüzü koyun ‘’ah kaymakamım’’şeklinde inlerken,hemşire kaybolan telefonunun derdine düşmüş,ambulans şoföru Kamil ise gelen trafik ekiplerinden aldığı sigarayı yakmaya uğraşıyordu.Karşı yönden gelen ve kırmızı ışık ihlali yapıp,kazaya sebebiyet veren ve dolayısıyla da Hasan’ın ölümüne neden olan Halk otobüsü şoförü, üç gün önce Hasan’ın yaralanmasıyla sonuçlanan kazaya sebebiyet veren Halk otobüsü şoförü Satılmıştan başkası değildi.Satılmış ‘’Nedir bu kardeşim üç gün içinde iki kaza,baytardan mı alıyor bunlar ehliyeti’’şeklinde söylendi trafik ekiplerine.Üç gün önceki kazadan yara almadan kurtulan ve hiçbirşey olmamış gibi tutuklanmayan,salıverilen halk otobüsü şoförü Satılmış, yani halkın şoförü Satılmış yine yapmıştı yapacağını.Hasan’ın deyimiyle bu ülkenin kurtulması gerektiği insanlardan biri olan Satılmış, zavallı Hasan’ın celladı olup cıkmıştı.Ah Hasan sana kim dedi mesaiye kal diye,sen mi kurtaracaksın bu vatanı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.