köyümü çıkaramadılar içimden.
Bülbülü altın kafese kymuşlarda yinede vatanım dememişmi.Öyle demiyormu atalarımız.Hangi çiçek yüreğiyle açar yalancı baharlarda.Ama doğduğun yermi doyduğun yermi diyede sorarlar.
Ya doğduğun yer tamamamda Ya doğduğun yer.Ya çocukluğunu eskittiğin çiçek nakışlı topraklar.Abdi amcanın bostonuyla kahrolasıcalar dediği köyüm.Tezek kokulu köyüm.Ev ekmeklerinin ayrı bir tat kattığı yer sofralarında soframızın altında mırıl mırıl mırıldanan kedim.Kuyruğundan tutunup kayındığım ineğim.Hatice ninem,hatice ninem ya.Evlat gel şu odunları kır deyişinin her kış aylarında içimde yaktığı odunları.muhtar osman dede sert bakışlarıyla korkuttuğu geçmişimin saklandığı köyüm.Unutulmuyor ya.
Sabahları erken kalkıp anamın sarı ineğimizden sağıp soframıza kaynattığı sütün üzerinde ki buğusu,nerde be.Altın yumurtlayan tavuklarımız vardı.Sabahı zor ederdim.Bazen güneşe küserdim nerde kaldın diye.Hani sabah koşaçaktım ya pinliğe.yumurtaları toplayacaktım ya al anaa al diyecektimya.unutulmuyor ya.
YA yangınlım fatma vardı.Fatma,Gün doğumuyla başlayan geceyle biten buluşmalarımız vardı.Hiç bir gündüzü ayrı geçirmezdik.Geceleri kızlar çıkmazdı dışarı ayıptı.Allı morlu fistanı vardı.hergün giyerdi.Yırtılırdı dikerdi giyerdi.Ben çok seviyorum diye atamadı bin yamayla doldu da yine giyerdi.
kırmız yanakları nasıra çalmış elleri vardı.Yüreğine gün değmemişti. Neyse ya yine depreşti içimdeki yangınım.
Bahar gelirdi gelincikler süslerti kırları.papatyalarda vardı aralarında beyaz sarı göbekli.Bahar kuşları vardı köy besteleri dökülürdü gagalarından.Çocukluk işte koşardım avuçlarım açık yakalamaya.düşerdim yakardım gelinciklerin canlarını.üzülürdüm.
Köyüm benim ah köyüm.İçimde bitmeyen özlemim.Yitiremediğim güzelliklerim.Beni içinden söküp çaldıkları ama benim içimden çalamadıkları köyüm benim.
Seni unutmam.
YORUMLAR
köy deyince
birilerine şaka geliyor,bilmiyorlar ya ondan olmalı...
çocuklarımız
yılda bir aylığına izine gittiğimizde
o köy evinde doğduğumuza bir türlü inanamazlar.
ankara,anakara diye tempo tutarlar...
beton yığınlarının içinfde yitik bedenler...
bazlamaya taze tereyağı sürüp yemesini bilmezler
kara tavuğun has yumurtASINI,
kolestrol yapar diye sarısını çöpe atarlar...
ne güzel anlatmışsın
memleketi düşürdün aklıma...
didi nanam(lazca büyük ana demek)
çocukluğum
arkadaşlarım
hatıralarım canlandı gözümde
gurbet artık dokunur oldu...
kutlarım
içten bir yazı belmando...
yüreğine sağlık...