- 242 Okunma
- 0 Yorum
- 7 Beğeni
ÇÜNKÜ SENİN ADIN AŞK, SEVGİLİ...
‘’Benim kelime haznem çok geniştir derdim. Senin bir kelimene yetemedim; ‘’git’’ ne demekti sevgilim?’’(Alıntı)
Hırpani bir bulutum, sevgili:
Az evvelime meylettim:
Hani, hani, senden öncesizliğim
Hani, senle var olmanın hikmetinde saklı iken
Sözcüklerime kefil olmam ki
Senin aşkınla yanan bir mum misali
Göçtüğüm şu melun şiir ki:
Bir içimlik olmayan gözlerinle
Misafiri olduğum ömürlük
Sevişlerim
Ve yanışlarım
Nasıl ki:
Telafisi yoktu bakışlarının
Ve bir ömrü aşkın
Sular seller gibi
Müdavimi olduğum kadar bu şaşkın aşkımın
Yakarışları…
Kutsaldan da kutsaldı toprak:
Üzerime serili ölü toprağı ne ki içine çağırırken beni kara ve sıcak toprak?
Topak topaktı servetim:
Yüzümün kiri ne ki ne?
Alnımın akıyla sevebiliyor olmanın kestiği raconu nasıl ki bahşetmişti yüce Tanrı.
Gözlerimse sihirli bir b/eşik misali:
Sözlerin adeta uykuya sürükleyen bir ninni:
Ve uykumda sadece seni gördüğüm sadece seni sevdiğim nasıl ki damgalanmış bir öğretiydi ki:
Öznemdin.
Özlediğim.
Yanımda olsan bile delicesine seni tek nefeste içime çektiğim; dokunulmazlığında bu aşkın, değil d/okunmak bakmaya dahi kıyamazken gözlerin iken tek serveti içine düştüğüm bu yenilginin asla bir yanılgı olmadığı kadar da sevgimin üstüne titrediğim.
Ne Mecnun idim.
Ne Ferhat.
Ben sadece senin mucidin.
Ne Leyla idin.
Ne Şirin.
Müdavimi olduğum tek bir ikimdin dört mevsimi de içinde barındıran ve aymazlığında gözlerinin ve sefil varlığında bilinmezin ben ki seyyahı bu sevda denen illetin…
İbrem idin.
İbarem.
İbraz ettiğim delice bir ferman.
İfşa ettiğim ruhumun rüzgârı.
İsyan ettiğim elbet:
Geç kalmışlığın da faturası ve değerdin tüm değerlere ödediğim bedellerle kefil olduğum kadar bu hasrete.
Gün mizaçlı şakıyan bülbülüm ve de gülüm…
Tükenen rahmeti dünün varsın olsun cihan bir kördüğüm.
Külünüm.
Küskünüm.
Künyemde saklı hüzün misali.
Ağdalı değil ivedilikle bu aşkı bahşedene sevdalı aciz bir beşer yürekte saklı o fer ve elimde fener peşine düştüğüm kendim ayrık otu bildiğim dünüm arşı alaya çıkan tek hazinem ve mahzun gülüşümle yazdığım ferman misali öyle bir akittin ki benzeri zor bulunur öyle de bir ifrit ki hayat sefası bu aşkın zor sürülür.
Tünediğim dalım.
Kürediğim toprağım.
Canım vatanım, güzel insanım:
Ah, be sevgili: görmez misin için için yastayım.
Haşmetli bir öğreti imiş meğerki aşk.
Hezimet yüklü bir küfe iken sırtımda özlem
Ve içimi delen bakışların, göz s/üzüşlerin.
Çatal karam fendi göğün neferi yerkürenin nedamet yüklü çekincelerden azat ettiğim iken yüreğim.
Tekil hanem.
Tek hecem.
O münferit kavuşamadığım aşk iken şarlatan iç burkan bir hasret bir özlem.
Biz seninle asla senli benli olamadığımız kadar ve ben sana her ne kadar ‘’sen’’ diye hitap etsen de senin açından sadece ‘’siz’’ şehrin açısından nasıl da vakur edalı bir ‘’sis’’ varsın olsun içimi pare pare deşen.
Gövdem yok ki benim.
Köküm sensin.
Gölgem yok ki benim:
Az evvel kovdum başucumdan.
Tek uzvumsa kalemim ve ben sadece sana hasretim ve o kalem ki: bu aşkı dile getiren ve o kesif sessizlik ki içimi burkan bir yaş daha ihsan etmesin Mevla’m gözlerine sakın geride kalma sen her gidişimde aslında senden gidemediğim kadar kendimden gittiğime kefil ve işte senin sevgine hasret yanan bir meşale; serdiğim bir otağı ve gözümün nuru elanın tonlarında saklı tuttuğum kadar da sonsuzluğun ruhunu feda ettiğim duyguların katarında belki de sadece şiirlerim iken katarsis mahiyetinde endamlı bir hüznün de bakaya kaldığı ölü öncesi son bir reverans ve aşkın iz düşümü sanma ki sevgili sanma ki:
Bu denli kısa sürer mi söyle adını göklere yazdığım o sevdanın hikâyesi?
Cüret ettiğimsin.
Zulmedensin.
Zikredene eş fikrimle bahşeden Rabbime şükredensin.
Sözüm özümsün ve közümsün ve korum ve gözümün nuru latif bir eda ile de son kez ettiğim vedanın ilk harfisin ve ilk harfisin yüreğimin alfabesinin ve o tekil ve cinnet geçiren mütereddit ve münferit hecenin ta kendisi:
Çünkü senin adın aşk, sevgili…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.