- 599 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İZMİR İN İŞGALİ
Ege illerinin ve Anadolu’nun kurtuluşu kolay olmadı. Dört yıl süren Milli Mücadele, bir çok derse de konu oldu.
Anadolu’nun işgali 15 Mayıs 1919 tarihindeİzmir’den başladı. Kurtuluşun görkemi de yine İzmir’de ’’Akdeniz’’in görülmesinden gelir.
Emperyalist ülkeler, 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra Anadolu üzerinde paylaşma planlarınıuygulamaya geçirmeye başladılar. İngiltere’den yeşil ışık alan Yunanistan, antlaşmanın 7. maddesinde ifade edilen’’kargaşalık halini’’ bahane ederek, 11 Mayıs günü İzmir’e çıkmak üzere hazrlıklarını hızlandırdı. Bu haber çoktandır İzmir’de halk arasında kaynaşma yaratmıştı. Ancak İstanbul’daki hükümet ve İzmir’deki devlet yetkilileri bir türlü anlamıyorlardı.
Bu sırada İngilizlerin İzmir’deki Temsilcisi Amiral Calthorpe, işgal konusunda nota bile vermişti. izmir’deki 17. Kolordu Kumandanı Ali Nadir Paşa, Harbiye Nezareti’ne başvurdu. Şakir Paşa’dan şu cevap alındı:
’’İşgal vukuuna dair Babı-aliye verilmiş bir malumat yoktur. Amiralin bu teklifi, mütareke şartları hükümleri icabından olmakla muvafakat edilmesi lüzumu tabiidir.’’
Israrlı yazışmalara gelen son yanıt.’’Bu gibi şaiyalara ehemniyet vermeyiniz’’oldu.
Ali Nadir Paşa, hükümet ve Genelkurmay Başkanlığıyla yaptığı yazışmalardan sonra birliklerine ise şu emri gönderdi:
’’İzmir müstahkem Mevkii tahkimat bölgesi, bugüm öğleden sonra İtilaf Devletleri tarafından işgal edilecek, toplar ve diğer her türlü harp malzemesibu kıtalara teslim olunavaktır. Komutanlar, subaylar ve erler bu bölge dışında ve gerilerinde toplanacaklar, kolorduca verilecek emre göre hareket eyleyecekler, bu işgal esnasında katiyen karşı konmayacak, işgale gelecek İtilaf müfrezelerine gereken kolaylıklar gösterilecektir.’’
Anlayacağınız Ali Nadir Paşa ikna edilmişti. Halk ise geliyorum diyen felakete karşı hükümetin kaygısızlığını görünce, kendisi hızlı bir örgütlenmeye girdi. Reddi İlhak Heyeti kuruldu ve şehrin ileri gelenleri ile aydınlar valiyle görüştüler. Ancak devlette istedikleri kararlılığı göremeyince kendi aralarında toplandılar. İşte bu günlerde,14 Mayıs 1919’da Sadrazam’DAn şu mesaj geldi:
’’Hükümet bu babta, milletin hukuku ve devletin muhafazası için uhdesine terttüp eden vazifeleriifaya teşebbüs eylemiş, vakar ve sükunetin muhafaza edilmesi lüzumunun münasip lisanla ahaliye tavsiyesi, Ddhiliye Nezareti’NDen vilayetlere tebliğ kılınmıştır. .’’
İzmir valisi de Köylü gazetesine.’’Bazı kötü niyetliler, İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edileceği tarzında şayialar çıkarmışlardır. Tekzip olunur.’’ demecini verir.
Bu arada kentte panik ve korku havası yayılır. Vatandaşlardan ve askeri birliklerden şehir dışına kaçanlar oldu. İşte bu ortamda, Yunan birlikleri, işgal olmayacak diyen İzmir Valisi’ni ’’Tekzip’’ ederek 15 Mayıs günü İzmir’e çıkarma yaptılar.
İşgal sırasında şehirde bulunan Rum azınlıklar Kordon boyuna birikmişler ve görülmedik tezahüratlarla Yunan askerlerini ’’3 bin yıllık hayali gerçekleştirdikleri’’ için kutsadılar.
Yuınan birlikler Kolordu kışlasına yaklaştıkları sırada, bir elsilah sesi duyuldu ve askerler sağı solu taramaya başladılar. Siviller katledilmeye başlandı. Yunan birlikleri yerli işbirlikçileriyle birlikte kısa süre içinde akıl almazcinayetler işlediler.
İstanbul Hükümeti’nin telkinlerine uyarak gerekli tedbirleri almayan ve bir faciaya neden olan Kolordu Kumandanı Ali Nadir Paşa, bakın bu ibretlik olayı, 20 Mayıs 1919 tarihinde yazdığı raporunda nasıl anlatıyor:
’’Nizamiye kapısına çıkıldığı andan itibaren haysiyet ve şeref ve namus-ı hükümet-i askeriyeyi tamamen ayak altına alan ve şimdiye kadar tarihin katdetmediği cinayet ve fecayi ve hakaret başlamıştır. Bizzat bendeniz de dahil olduğum halde en ağır muamelelere maruz kalınmış ve zabitanın süngü ve dipçik darbeleri altında aramalar yırtılmış ve çiğnenmiş ve bir kısmı da süngülere takılmış, üzerlerinde bulunan para, saat, yüzük, sigara tabakası ve mendil gibi her türlü levazım techizatı tamamen gasp ve yağma edilmiş ve en ağır çirkin sözler ile tahkir ve darp edilecek ve şekil ve kıyafetleri acayip komiteci ve çeteci kişilerden oluşan askerler tarafından kuşatılarak heyeti umumiye tahrik edilmiş ve buna karşı Yunan zabitanıneylemleri ve harekatı yalnız ihmal ve hoşgörülü değil bilakis hayvanca tutum ve tavırlarıile etrafımızı ihata eden rezil topluluğu tşvik ve kışkırtma mahiyetinde idi.’’
Ali Nadir Paşa, raporunda olayın bundan sonrasını anlatırken kışladan esir alınarak rıhtımdaki gemilere doğru götürüldüklerini ve yolda yağmurlu havada geçerken kendilerine Rumlar tarafından akıl almaz hakaretler yapıldığını yer yer ateş edildiğini;bu sırada bir çok askerin şehit olduğunu, hatta şehitlerinparçalandığını yazar. Nadir Paşa’nın raporuna göre, şehit edilenler arasında Kolordu Asker Alma Şubesi Reisi Süleyman Fethi Bey, Kurmay Albay Ali Bey, Kolordu başkatibi Yarbay Şükrü Bey ve Kolordu Kurmay Başkan Vekili Binbaşı Abdülhamit Bey de vardı.
Acı, acı olduğu kadar bugünlerde ibret olan olayları Ali Nadir Paşa’Nın raporundan izlemeyi sürdürelim:
’’Vapurda miktarı herhalde otuzu mütecaviz Yunan efradından oluşan arama memurlarının icra ettikleri fecayi, hakaret, gasp ve alay etmek ve darp ve işkence zabitan ve efradın cidden izzet-i hefsini, haysiyet ve omurlarını tamamen kırmış ve mahvetmiş ve kendilerini acınacak hakir bir hale getirmiştir. Acizleri dahil olduğu halde bil’umum zabitan ve efrat başlangıçta vapurun alt anbarlarında ihraç edilmek üzere olan hayvanat anbarlarına hapis ve tevkif edilmişlerdir.’’
İşgalin başlamasından yedi saat sonra Ali Nadir Paşa ve bir grup arkadaşı kışlaya hapsedildiler. Diğer askerlere eziyet ise 48 saat sürdü. Bu sırada askerlere hiçbir yiyecek de verilmedi. Kışlada askerler özellikle hayvan ahırlarına tıkıldılar. Üç gün süren olaylar sırasında 400’e yakın asker, 2 binden fazla sivil vatandaş alçakça katledildi. Katledilenlerin çoğu denize atıldı. Anyacağınız askeri makamların pasif tutumu kendilerine ve İzmir halkına pek pahalıya mal olmuştur. İşgal Türk askerlik tarihinde de kara bir leke olarak yerini almıştır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.