"MAHALLENİN ÇOCUKLARI" isimli şiir 28.1.2022 17:50:06 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Eskiden Bizim mahallenin delikanlıları Bir başka çocuklardı dostum Bir başka çocuklardı Aç çakallarla dövüşecek kadar Rengi karaydı bakışlarının Bir asaleti vardı hatta Yerden bile kalkışlarının
Delikanlıydı onlar Mahallenin delikanlılarıydı Bakmayın kanlarıyla Delinin beraber olduğuna Yerin iyileri bir yana Göğün melekleri dahi Onların hayranlarıydı
Onlar ki Gözleri uykusuz Yürekleri korkusuz çocuklardı Fakat tamaha tekme atan bir hoca Ne zaman cehennemden bahsetse Her birinin korkudan Dudakları uçuklardı
Bizim mahallenin delikanlıları Bir başka çocuklardı dostum Bir başka Her şeyden önce insana İslamca bakarlardı Buram buram mana kokan gecelerde Önce teheccüde kalkarlar Sonra uyuyan kardeşlerinin Çoraplarını yıkarlardı
Eskiden Bizim mahallenin delikanlıları Farklıydı dostum farklıydı Kiminin sevinci bir lokum Kiminin midesi Kuru bir ekmeğe mahkûmdu Ama dipdiri vicdanları Sanki sesi aşan bir hızla onları Dünyanın öbür ucuna taşırdı Bundan böyle tok gözleriyle Zengin gönüllerinin içinde Sadece Etiyopya'nın Aç çocukları dolaşırdı
Eskiden Bizim mahallenin delikanlıları Arıydı, duruydu, saftı Sanki her biri altındı, gümüştü Ama dün şöyle bir baktım Her şey tersine dönmüştü Bütün insanlar küçülmüş Sadece burunları büyümüştü
Mesut ÖZÜNLÜ
* Bu şiir; doksanlı yılların başlarında hızla yükselişe geçen, akıldan çok duygunun, kişilikten çok aidiyetin, etkinlikten çok edilgenliğin hâkim olduğu İslamcı gençliğin trajik ironisini betimlemektedir. Nitekim bugün dahi bilgiden çok hisle beslenen, doğallıktan uzak, kişiliği sorunlu, deyim yerinde ise ayakları yere basmayan bu düşünce sarmalının, Müslüman toplumlara ve dünyaya sunacağı fazla sadra şifa bir gerçeklik de yoktur ve hiçbir zaman da olmayacaktır. Ancak bu yıllarda İslamcı gençliğin içerisinde fedakâr, içten ve samimi görünen bazı prototipler de yok değildi. Lakin bu durum, hep bir tarafın tek yönlü özverisine dayandığından, ileride onları; deyim yerinde ise, tıpkı yıllarca sıkı diyet yapan birinin birdenbire kendisini tutamayıp bir gün eline geçirdiği her şeyi "benim!" diyerek yeyip bitirmeye kalkışması gibi bir bencilliğe, dahası kınadıklarıyla sınanan kibirli bir yenilgiye, en vahimi dinden ve insanlıktan çok uzak acımasız zalimliklere savuracaktı. Zira Müslüman toplumların sorunlarının dine rağmen dincilik ve cemaatçilikle çözülemeyeceği, dolayısıyla bunun çok boyutlu bir uygarlık problemi olduğu açıkça ortadadır. Bizi bu kısır döngüden; çok yönlü, özgür bakışlı, okuyan, sorgulayan, baskıdan uzak, kula kulluğun din cilalı en büyük kuklacılık olduğu gerçeğini her daim aklında tutan, çalışan didinen, vatanını ve milletini seven, abartılı değil ayrıntılı bakan, yazan, çizen, düşünen, üreten; sadece sade ve samimi bir dindarlığı önceleyen (tabii özgür iradesiyle), dine olduğundan çok anlamlar yüklemeyen, dahası dine ve dinsizliğe önyargıyla bakmayan bilgemeşrep beyinler kurtaracaktır.
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.