"MEDVİNA" isimli şiir 24.3.2019 10:31:55 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Yaprak hışırtısı eşliğinde çalınan Rüzgarın sayamadığım Bilmem bu kaçıncı senfonisi. Ay ışığı pusu kurmuş Gözetliyor pencereden. Şevkini yitirmiş bir gecenin Gönülsüz karanlığı sarmış dört yanı.
Bende, İsteği dışında Bir köşeye konmuş heykel sessizliği;
Sen, Yangın yerinde Kurumuş ağaç gibisin yürekte. Yer etmiş gözlerin, Yer etmiş sevdan İzi vurmuş kıyısına gözlerimin.
Sabaha kadar dilimde Mülteci bir isyan lisanıyla Tekrarlayıp duruyorum, Karşımda sen varsın gibi: “Bülbül bin ahla göğsünü dikene sürse de gül fidanını eller koparır!” Bilmiyorum, Bu feryadın dilimdeki kaçıncı zikri?
Sükun! Herkesten saklanmış Ketum bir çığlık… Ve saklı bir bahçeden Yasaklı bir meyveyi koparmanın Dönüşsüz pişmanlığı! Ki ilk peygamberimden bana yadigardı Sana düşkünlüğümün hissi!
Kısacası “Sen” romanının Özetini çıkardım bu gece Ve ezberledim dersimi: “Ulaşmayı istediğim tek hayal değildin; Duyacağım son pişmanlıksa hiç değil!” Gibi avutan cümlelerimi.
Ama sonundaysa Kan kusturur gibi Sancısıyla süsleyerek Öğretti bana hayat: Ne kadar sinesini delik deşik etse de Zehirli yılanı koynunda saklamaya Mahkum olduğunu toprağın! Ve çaresiz, ben de sana adadım Özünü topraktan koparmış bu yüreği!
Şimdiyse, Sensizliği anlatan Acemilik çağındaki ufak kelimeleri Haykırmak yerine Kısık bir sesle, Bana sabrı öğreten Büyük cümleleri mırıldanıyorum.
Ve yine tenhasında gecenin Kucağından çalıp sabahı, Eğiliyorum ağzına kadar Mırıltı dolu bir günün kuyusuna!..
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.