"BUL BENİ" isimli şiir Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Kaldır başını göğe, gözlerinin aksinde yıldızları göreyim. Suskunluğun zikrinde cezbolurken dili rüzgarın, ben hala dağılan saçlarının derdindeyim,
Eski bir çatık kaş rutubetinden arta kalan, ve dipsiz kuytular tezgahında, bezirgan sevişmeleri anımsatın türküler söyle bana. Tut ki yosunsu bakışların narkozunda kalmışım. damarımda kan niyetine sen... ben biliyordum adın kekik kokulu toprak kadar kutsaldı, ve bilmediğin, sevda devriminde hayalin, yüreğime kan ile resmolandı.
Şimdi, dilimde yeşerirken acının ölümcül lehçesi takvimlerini koparıyorum hayatın. tut ki yanağımda gövdesiz sutreler beslemişim. Acının ezgi notasında bir ağıt, Önümde adını yazmak adına getirilmiş bembeyaz bir kağıt. Buruşturup atıyorum, gecenin bilinmezliğine, Ve aldırmadan beyazın çıldırtan rengine. Herhangi bir yaradır diye adın, dokunamıyorum. Yalan söylüyorum, herkese Tut ki burnum uzuyor, tut ki dolunaya tezat renksiz geceler düşlüyorum. En alıngan hallerimdeyim galiba bu gün, Esen rüzgara sövüyorum, Sesimi çalarken ansızın... Tut ki karasına yanaşmış bir vapurdur kirpiğin. Nefretin sevmedendir, Tut ki bomboş kalan avuçların teri, Gözlerin değil yüreğin nemidir. Eğreti gidişler macerası mı? hayır, hayırdan değil ya elbet. Tut ki her şeyin, şer yanındaymışım, Dinlenirken nefes nefese bir filmin son karesinde. Kalabalık cümleler geçer dilimin yolundan, sen uzaklardaymışsın. Tut ki işaret parmağında izi yokluğun, Öğretisi yalan, gerçeği, hayali yalan. Şimdi, Seslensem, yaz ortasında tufana tutulur her sözcüğüm. Gözlerimi kapatsam karanlıklarımdan korkarım. Tut ki umutsal bir şiir türer, gizbe inlerinde bu dehlizin, Efsunlanmış dallarında, sihirler, büyüler. Ürpertilmiş, tarla kuşu kadar tirek kalırım. Avcı adımlarında, kuşkovandır yokluğun. Ve ben incinen bir gelincik kadar, yalnızım.
Kaldır başını göğe, ışığında yol bulsun sözlerimin süreyyası, Kaldır da ne olursun! içimde sussun şu baş belası.
Varsın el sallarken tomurcuklanmamış mayın tohumuna, lugatının kirli sözler mahreminde kalsın adım. Varsın sırlı uslar aleminde, İnce bir tülden süzülsün ahım. Tut ki, Yeşilden mahrem intihar toprakları avuçladım. Özlemimi yıkadım, ağlarken kardan adamlarla dizdize. Hüzün burunlu, acınası bir dua dilimde, Tespihimde sıralanmış nur ışığı prangaları Ürküyordum, Tut ki yarama merhem diye seni sarmışım. Yakama yapışan ödünç alınmış sevdan gibi. Gülümsüyorsam, gizlenip kuyusuna hüznün, yalan... Sana avucumda biriktirilmiş hoyrat şafaklar büyütüyorum, Adresimde geri dönülmez yollar yokuşu. Bir türlü bulamadım biliyor musun, yoluna uçurduğum o nazlı kuşu.
Tut ki, Güzel günler adına, aldırmadan kopan fırtınaya, Bir ıslık dolamışım dilime. Salya sümük çocukluğum ve süpürülmüş gençliğim var her boğumunda. Tut ki durulmuşum, vakit ölüm saatindeymiş. Çirkin dalgınlıklarım varmış ceplerinde usumun. Hala iki ceylan ağlıyor içimde biliyor musun? Bıçaklanmışım terazisinde bir eylülün. Seslensem sesi gelir mi şu mezardaki ölünün?
Kaldır başını göğe, yüzünün her kıvrımında yüreğimin coğrafyasını göreyim. Tut ki hala ödünç alınmış hayatlar vadisinde, dağılan saçlarının derdindeyim.
Bak hala aynı deminde hicranın, mahmuzunu kelepçeliyorum ayrılığın. Yaşlanmış rüyalar görüyorum, sonbaharında yitik. Elleri yumuk yumuk karaklıkların. Cam kırıkları getirdim sana, sözler sapanıyla taşlanmış. Vakit dudağında hilal vaktidir. Yastığında toprak, yatağında kökü bir akasyanın. Tut ki seninle yoğurulmuş bir buğudur her kuytusu şu lahzanın.
Tut ki Sonunu bir türlü getirememişim o bilindik şarkının. Güller vadisinde saklambaçlar oynamışım. Hep benmişim ebe, hep senmişsin saklanan. Ve hep senmişsin kan ter içinde bir uykuda sayıklanan.
Dün gece gezindim şehrinin her sokağında. Her yolunda seni gösteren tabelalar gördüm. İşte ayrılıklar sokağı, işte caddesi acıların. Tut ki Dalıp dalıp gitmişim, gidişin saplanınca ciğerime, Bu ayrılık öldürür demişim. Ölmüşüm belki dirilip binlerce kere. Kaybolmuşum, aramış gölgem beni. Paslanmış dişlerimden, tanırlar demişim, aldırmamışım. Bul beni sevgili, Yüreğimin sesinden tanı beni. Terimle ıslanan yanağımdan tanı. Bul beni sevgili, Tutuşturulmuş yarınlarından, Dipnot olarak düşülmüş adresimden bul beni. Daha fazla bekletme, Öldür beni...
Engin Badem -acemişair-
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.