"Nasrullah Camii(İstiklâl Marşı ve Kastamonu)" isimli şiir 6.4.2019 13:57:40 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
(Bu şiir Açıksöz Gazetesinin 14 Mart 2019 tarih ve 2285.sayılı nüshasında İstiklal Marşının Kabulü Haftası münasebetiyle yayımlanmıştır.)
Gece, siyah çarşafını haşmetiyle yüzüne örttüğünde Nağmelerine kulak ver tevhidin zarif tülü yüzünde Çağrılmak bana mahsus değil, bu asırlık davete Nasrullah Camii, okunmayı bekleyen Kadı’nın kaleminden Mevsim gibi duruşu şehrin, yıllandıkça sararan sayfalarında Kubbeleri; mü’minlerin baş tacı vakur âbide Her kubbenin altında bin bir esma dokunur kalbime Dizilen taşların; Bir maksat için omuz omuza Saflar rengârenk Afganistan’dan Endonezya’ya Suriye’den, Irak’tan, Kafkasya’dan, Anadolu’ya Nun gibi, bizliğin önderliğinde tabi olmak bir Kahraman’a*(1,2) Nun gibi, yek vücut dizildik ümmetçe tekbir kelamına Dilinde Fatiha, ardından sure-i Mümin’den bir fasıl Gece istirahate örtü, gündüzün gayrete kürektir “-Asıl” Matla’sı hamd ile başlayan herbiri berceste rekâtın Makta’sında da tesbih, tazim ve şükür içinde namazın Mihrabı sükutu seçti şahitlik vitrinin ardından Mahfilde bir aslan** kükrüyor İstanbul’u hicazi semasından İman ederiz; tarihinden yadigâr bir sesle “İmanın altı esası birbirine bağlıdır zincirle Allah’a, meleklere, kitaplara, resullere ve daha... İman İşitip itaat ederek, dönüşümüz yine O’nadır inan Zira O’dur kimseye kaldıramayacağı yükü vermeyen “Dertler, dağına göredir...” hafızamızda tazelenen Kazancın kendi hesabına, zarar ve menfaatini dilersen Unutup da yanılırsak, ne olur hor görme affını bizden Yüklemezsin... Kaldıramayacağımız ağır yükleri Vaat etmişsin... Bizden öncekilere yüklemediğin gibi Nasibini dileriz; Soluklanmak mağfiretinin gölgesinde Kâfirlere bozgunuz, Mevla’mızı unuttuğumuz vakitte..” İçimizden bir bir ayrılanlar dönerken kendi âlemine Bizde geçtik, yad ederek cennet menfezli kürsülere Sahi neydi? o günler Akif’leri bu kürsüde*** coşturan Düştüğü gönülleri tutuşturup, cepheye sevk edip koşturan Kalbindeki cevhere saykal vuracak imanı dedirtir; Ben ki Mehmet’im teninde gayya kokusu olmayan Bilsek ki; Rabbimiz bir, kıblemiz, bayrağımız hep bir Bir bilsek, birbirimizi memleket tükenip sönmeyecektir. Sönmez...Varlığınca demir bilekli, açıksözlü, etten kılıçlı gaziler Yatağından doğrulan arslan gibi islam’ın istikbalini bekler Maksadım yarının gözünü açmak; beklediğim memleketten Görmekle ibret alınsın İstiklal’e iz bırakan geçmişten...
{*(1,2)}: “ 1.Türkiye, 2.Nasrullah Camii İmam-Hatibi Kurra Hafız Kahraman Şekercioğlu” {**}: “Fatih Camii Müezzini Kayyımlığından Nasrullah Camii’ye gelen Hafız Halit Aslan” {***}: “Merhum Mehmed Akif, milli mücadele yıllarında Kastamonu’ya geldiğinde “Nasrullah Camii Kürsüsünden” isimli vaazında, Anadolu’ya bu kürsüden seslenmiştir. Ayrıca 12 Mart 1921’de TBMM’de kabul edilen İstiklal Marşı’nın sözleri, bu tarihten önce ilk kez bu vaazın akabinde okunmuş ve burada basılan Açıksöz gazetesinin 21 Şubat 1921 tarih ve 123 sayılı nüshasında yayımlanmıştır.
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.