"BURUK..." isimli şiir 1.4.2019 18:09:28 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Tuttuğum nefesi yalnızlığın, bir beyhude iç çekişe serilmişliğim tan vakti Nisan’a dönük yüzünde döngünün, bir örüntü vesilesi salkım saçak heceler de tutarken nefesini, içerlediğim sessizliğe niyazımda saklı sevdiklerim kadar gömüldüğüm kelimelere.
Her öğün çayımın şekerine, buruk tadımla Hicvettiğim bir şiirin ilk hecesi olmaya aday Dağ tepe dolaşmadığım nasıl ki gerçekse Soytarı bir edimde Gülümseyebilmek içerlediğim kadar bu sessizliğe.
Tanrının ellerindeyim Belki iz düşümü merhametin Ya da solgun bir yüze eşlik eden tiz sesim. Doğasında saklıyım aşkın: Kimi sevdiğim değil asla Bilakis aşkla baktığım Her satır başında izdiham vesilesi.
Kaynattığım hüzün adeta taşkın misali İçerlediğim top yekûn nasıl da hazin. Göğün kanatları olmaya aday her soluğum Belki nazenin bir tanıda Bazense haşin bir edayla Soyutlandığım bir dost meclisi mi de? Sevdiğimin ibrazı kekelediğim her katmerli şiirde.
Bir yol’um ben içine kıvrılan; Bir yoldaş’ım ben Her derde derman mecazi yürek sesim: Bir iklime saplanmadan Her günü yeniden ördüğüm Baharın ışığına duyduğum hasreti Gamla dövdüğüm.
Soruların olası muhatabı Elbette kifayetsiz sanrılarım: Mizahi bir gölgenin şerefine Acıyla hayatı katık yaptığım. Örselenmek muğlâk bir yenilgi Kimine göre; Kazanan baştan belli.
Vuku olmadan ecel Dibime verdiğim ışıkla Eriyen mumdan kalbim Gazabına uğradığım kadar elemin Satırlara ses getirdiğim ölü sevincim. Gökte kayan bir yıldız edasıyla Aşka hatim indirdiğim bir gül suretiyle Çapkın edaların nazına tavım belki de İçimin yangını serildi müminlerin yüreğine.
Kapış kapış mevsim; Dinginliğin surunda yetim bir heceyim: Andığım kadar anıldığım ne yalan Ne de içime uğrarken rüzgârda Çetrefilli yollarda unutulmuşluğumla Savurduğum: Ölsem bile ne gam!
Hizaya geldim geleli Ölümlü şifrenin açtığı sayısız kapı Hakkın sunumu varsın hüzün kadar yakındığım Sancılı bir edimde kaynakçam olan Bunca satırın.
Göğün örtüsünü çektim çekeli şiirlerime Yol aldığım hecelerin suskun dillerine Biçtiğim kaftan Soluk yüzünde mahremin Münazarada belli ki geçmişim: Soytarı yalnızlığın da dik alası Kenetlendiğim aşkla yıkadığım ruhun da Savurduğu son veryansın.
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.