"VUSLAT..." isimli şiir 9.3.2019 19:50:18 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Köstekli saatin ihbarı bir düş’üm Düşse düşse gözlerimden Efkârlı iç sesimin balta girmemiş rüyalarında Aşkın hümayunu serkeş bir vecizeden hallice Şiirin aşk hali her dizesinde Batıl yüreğin bonkör masallardan çaldığı Düş perisi imgelerimle…
Bulutun siyahına özlemimi tetikler mevsim Belki de mevsimin dününü anar geçmişim: Her benlik karede izdiham Yorgun yollardan arda kalan onca nizam Beyhude bir serzeniş altı üstü Gönül panayırında afakın tecellisi her hece Senkronize edilmiş hüzün kadar Sesi yükseklerde her bitimsiz yangının Bir tek kıvılcımı dağlar da dağlar içten içe; Sönmeyi unutmuş bu aşkın neferi.
Varsa yoksa bir yanılgıyım İşin özü aşka dair bir serzeniş Ufkunda gözlerimin çatallı sesine hayran Sevda imlerinin de raks ettiği balyalarca hazan. Gönülde temsili bir resim: Göğüs kafesinde ürkek bir serçe Başı bağlanmış işte baharın Belki de yanılgının ta kendisi.
Sür-git mutluluğun da izahı yok asla: Bazen küskün bir çiçeğim Bazen azabın ta kendisi Kabrinde yasınla dolu Bir ölü kemancı hatta ve hatta Ruhu yorgan misali Notaların üstünü örtmüşken Bu sadece benim mi, Demeyi özleyen bir şarkı, Nakaratı bitimsiz bir nifak daha sokarken Her perde arkası hüznü biteviye Tetikleyen.
Ağır basan ağırdan alan Bir baş ağrısıyım Aşkın dayattığı Belki Tanrının hepten uttuğu Her isyanı da yâd edip Tövbelerle yıkarken ruhumu İlla ki İlahi Aşka dönük yüzüm: Her yorgun nefer gibi Her bedbin şiirde süzülen mısraları Üfüren bir hezeyan Çatık kaşlı olmaksa varlığın kalkanı Sevdiğim kadar sevgiyi de baş tacı edenlerin İfratı belki de kendi kazdığı kuyuya düşen Aşk meleği.
Her karede her surede Her edimde ve her yürekte Soldan sağa saydığım adımlarım Adımın dahi anılmadığı dost meclisleri. Ne firavun ne de şehzadesi ömrün Ne yankısı ne de çığ gibi büyüyen sessizlikle Nasıl da için için eririm Ben ki; Aşkın ta kendisiyim: Miadı dolan düşlerimden sızan; Yokluğumu her daim kâbusla anan Yana yakıla hangi vecize ise İçime dönük yüzünde efkârın Satılmış ruhlardan nasıl da uzağım.
Şimdi Pişekâr bir acıyı dillendirir de Dinlerim sesini evrenin Seyrüseferinde bunca özlemin Aşkın da ta kendisiyim: Hüzne biat bir serzeniş Yıkadığım gök yüzünde yaşlarım kadar sırnaşık…
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.