"RUHUM ORALARDA" isimli şiir 3.2.2019 17:54:38 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
O zamanlar Bende tıpkı senin gibi Oralarda bir yerlerde hayatın cilveleriyle saklanbaç oynuyordum Hiç kopmadım Kopamadım Alnı açık Başı dik köyümden Külturümden Kalbim öylesine perçinlenmişti ki Binboğa’nın geven kokulu eteklerine Bedenim göç etmiş olsa da Ruhum hep oralarda ikamet etti...
Nasıl vaz geçilir ? Her mevsimi bir başka güzel Adını andıkça hasreti genzi yakan gül yüzlü sevgiliden Karların kıyılarından göğe meydan okuyan kardelenlerden Kayaların dibini mesken tutmuş Eşine ender rastlanan siyah lalelerden navruzlardan mor sümbüllerin Güneşin gönülleri ısıtmasıyla birlikte yazı yabanı süsleyen Seviyor mu? sevmiyor mu ? diye fal tuttuğumuz badem gözlü papatyalardan Aşkın ihtirasından rengini alan gelinciklerden Kır çiçeklerinin birinden uçup Bir diğerine kanat çırpan kelebeklerin pırıl pırıl yaldızlarından...
Güneş tepeden dik dik bakarken Kekiklerin dağ çaylarının Bütün benlikleriyle cömertçe etrafa yaydıkları enfes kokularından Pembe beyaz ve yeşilin Gök kubbenin altında hoyratça seviştiği Gözlerine çiğ düşmüş çoban döşeklerinden Göğsüne hançer vurulan kengerin Yüreği kanarken toprağı emziren merhametinden Islığıyla bütün kara bulutları def ederken Dudakları suya hasret topraklar misali çatlatan poyrazdan Ağustos böceklerinin ruhu okşayan ahenkli şarkılarından Ateş böceklerinin görkeminden uğur böceklerinin uç uç sevdasından Mehtaplı gecelerde çiğ kokusu ciğerlere zuhur ederken Omuz omuza verilip Beli kırılan muhabbetin iliklere işleyen hazzından Nasıl vaz geçilir...?
Gençlik yıllarımı siyah beyaz bir Kundağa sarıp sakladığım Kalbimin ceviz kaplı çeyiz sandığınının göz kapaklarını aralayıp El emeği göz nuru işlemeli patiskaların Akfillerin katlarını idik didik aradım Hatıra defterlerini tozlu raflardan indirip baştan sona satırları irdeledim Hafızamın zülüflerini gümüş bir tarakla tel tel taradım Hatta Tahtalı dağlar ile Binboğa’nın arasını nasırlı ellerimle d/eşip Toprağını kalbur ile eledim Fakat Ne sana Nede bir hatıra izine rastlayamadım...
Kim bilir Belki de damarındaki kanın delice akmasından dolayı Kavak yelleri esiyordu başında Dikkatini başka desenler Başka motifler çekiyor Gözlerini başka renkler kamaştırıyorduysa ondan birbirimizin görüş açısına girememişizdir...
Belki Sen de Ben de Yoksulluğun dik yokuşlarında düşe kalka yürümekten Ekmek ile süngü harbine girmekten Hayatın cilvesine nazına göğüs germekten Başımızı kaldırıp şöyle bir etrafımıza bakınamadığımızdan Belki farklı kulvarlarda nefesimiz kesilinceye değin maraton koştuğumuzdan Belki de kader rüzgârlarının ayrı ayrı diyarlara savurduğundan yolumuz kesişmemiş de olabilir Veyahut Evimizin taçsız Kraliçesinin Hiç bir yabancı bağa ve bahçeye vize vermeyişinden de Seninle yolumuz kesişmemiş olabilir...
Seni bilemiyorum fakat benim yüreğim Hayatla rus ruleti oynamaktan Gençliğin misk kokulu nev baharını hep ıskaladı Buz dağlarının dik yamaçlarını aşıp da Güneşin evreni ısıtan O sıcacık şefkatli tenine hiç dokunamadı Umudun endamlı yüzünü hiç mi hiç göremedi Kısacası Ömrümü ç/alan yıllarda kulaklarım Aşka dair hiç şarkı dinlemedi...
Sen de kaderin beni sa/vurduğu diyarlarda Bir alaçığın önünde bağdaş kurup oturuyor iken Veya bir vadide şırıl şırıl akan nazlı bir derenin yanaklarına allık olmuş Pembe panjurlu küçük bir evsinin penceresinden baktığında Görüş açına girse idi suretim Hiç tereddüt etmeden Tetiğe mi dokunurdun Yoksa .............?
Nafize
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.