"Adem-i Âdem" isimli şiir 1.8.2018 00:16:57 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Hayatın bıraktığı gibi okunan cümlelerinden Geri dönüşü olmayan bir çıkrık merdivendeyim Adım: adem-i âdem Cevherim özlerim kuru bir buğday parçası Beni tanımayan gözlerle büyüyorum.
Su içerken hayat bulan bir neslin kırık sazıyım. Keyfi ve nefsi tüm ne varsa Hücre hücre iliklerimde mesela Ağır ve yudumsuz bir yağ gibi Başıma toplanmış geçim derdi
Çok değil az yüzyıl önce Bir mağaradan çıkan güvercinle Tüm bilinmezlikleri bildirdi bana Kainata nur diye inen peygamberim.
Zabıt tuttular sonra inandığım için Halbuki tüm kalemler Güzellikleri yazabilirdi Fakat tükendi.... Tükenmez kalemler
Ihlamur kokulu bahçemde Nar hükmünde kızaran Binlerce karınca bile Halen aynı heyecan ile Su taşırken gediklere İbrahim kıssası yetmedi Ümitsizliklerime....
Her şeye ahir zaman diye damga vurdum. Söz kesildi... dil tükendi... zaman kurudu Bendim aslolan fakat.... Benliğimi bulamadım Kervan içre bir serap gördüm Dünyanın denî olduğunu bile bile Zehirden kuyulara Yusuf'u atan bendim.
Mavi ve beyaz tüm güzellikler gibiydi Gözlerden akan ne varsa Bazen bir ırgat türküsünde Kıraç ellerimden tüten Yosun kokulu kelepçelerim vardı
Ben adem-i âdem Yok olmaya yüz tutmuşum Heyülası garibanın ne olabilir ki ? Çocukluğumdan unutlmuşum.
Sokak lambalarındaki serçeler Ay şavkında içli bir türkü söyler Ben susam kokulu sabah sofralarında Bir yudum çaya hasret kalmışım
Bir bildiğim var elbet Fakat söylemeye ne hacet ! Olur da söylersem güvercin nakışları Baldan tutkun o peri dünyasını Gelir kapkara bulutlarım benim
Rabbini unutan kim var bilmem ama Hatırlatan bin delil içinde Varlık ve yokluk denilen cenderede Sıkışmış bir mucizeydim aslında
Ağlayan anneleri unuttu yüreğim Solan çiçekleri ezdiği gibi Kırlangıç yuvalarını bozdu Ve yılan deliğini mesken eyledi...
Yıkık dökük tüm depresif duygularım Televizyon kumandasında gezen dünyam Utanmışlıkların ve kahrolmuşluğun çağında Bir nevi sarhoş ve günah-keştir.
Kundaktan çıkmıyorum artık eskisi gibi köy pınarlarındaki bal gözelerini bilmiyorum Elimde kırık bir kalem yok fakat Kırıyor kalemimi elalem denilen o zât