Dostlarımızın bize gösterdiği sevgiyi abartmamız, duyduğumuz minnetten değil, takdire ve sevilmeye ne kadar layık olduğumuzu herkese göstermek içindir. LA ROCHEFAUCAULD
Paylaş
"Yaşamak Ağrısı" isimli şiir 29.8.2019 16:47:34 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
[ italik ]yaşamak dediğin nedir ki beşik ile tabut arası bir kalp çarpıntısı [ /italik ]
bir değil, iki değil çoğu zaman pusulası pus'lanır hayatın rotası şaşar buğulanır kalbin aynası o masum düşlerin üstüne flu bir sis çöker kanayan bir gökyüzü olur yüzün bir senin gemin karaya vurur bu kallavi okyanusta fırtınalar hep sana patlar gök gürültüsü gibi gürlese de küfürlerin ateş çemberinde akrep gibi kendi acını kendi zehrine banar'sın öfkeli yumruğun şimşek gibi yırtsa da gökyüzünü bir sağanak olup yağamayınca… bir bulutun, nasıl çaresiz kaldığını anlarsın
uğur böceğinin kanatlarına ağır gelir mütevazı dileklerin zemheri vurur çiçeğini kurt basar geceni dört bir yana savrulur cılız umutların peşlerinden umutsuzca koşarsın, koşarsın… puşt gecelerde kaybedersin masum gülüşlerini ağlarsın, ağlarsın… fırlatıp atmak istersin göğsünden kalbini sonra… bir çocuğun gülen gözlerinde bir anneyi görürsün sevilmenin değil, sevmenin ölümsüzlüğünü ağlatmanın değil, asıl maharetin güldürmek olduğunu o annenin çırpınışından anlarsın
bazen dağınık bir eve benzer aşk kokuşmuş, kirli neresinden tutsan elinde kalır sevmeler amortiden, sevdalar koftiden'dir güneş başkalarına doğar, sen aşkın hep kuzeyinde kalırsın yine de, boynum kıldan ince dersin aşka aşk ki… ah o aşk… bir uzun eyvah olur sana en sevdiğin, en zayıf yerinden vurur canımdan can dediğin, canından can alır gitmez sandığın bir sabah çeker gider el olur ellerin olur aşk denilince susar kalırsın aşkı bir ganimet sanırken… nasıl bir talan olduğunu anlarsın
topraktan gelinip toprağa gidilen bu yolculukta küçük bir rüzgarla, bütün kapılar yüzüne kapanır kime el uzatsan… acının namlusuna sürer seni hangi kapıyı çalsan, kapı duvar dostlukmuş, arkadaşlık'mış çürük elma gibi kokar en yakının bile duymaz çığlığını sürüden ayrılmış kılıç balığı gibi yapayalnız kalırsın o berrak su gibi gördüğün yüzler, çamurlaşır paha biçilmez tablo gibi en yükseğe astığın merdiven altı bir eşya gibi ucuz'laşır dostluğunda aslında bir yalan olduğunu anlarsın
doğarken kan revan doğup, ölürken tertemiz sularla arındığımız bu yaşamak ağrısı, bazen dayanılmaz olur büyük balığın küçüğü yuttuğu bu karanlık denizde, ölümle yaşam arasındaki o ince çizgi silinir beyninin duldasında uyuyan yarasalar hep birlikte kanat çırpar ambulans sirenleri kulaklarında delirir “[ italik ]denize düşen yılana sarılır[ /italik ]” mevzu, işte tamda böyledir usulca son bir kez nefes alırsın pire için neden yorgan yakıldığını işte o gün anlarsın
[ italik ]
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.