"ELİF VE NUN" isimli şiir 21.1.2018 01:50:59 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
[ italik ]Mevlana’yı Şems mi seçti Güneşi ay, yıldızları gece Suyu toprak mı seçti, hayır Birbirine tutulan aynalardı hepsi Çünkü aşk, yanlız aşkın avucundan içilebilirdi.
Güneşi ve ayı düşün Suyun içinde ki ateşi, Nedir onları bir arada tutan Ve nedir hiç bir zaman kavuşturmayan.[ /italik ]
ELİF VE NUN. Bir varmış, bir yokmuş Zamanın birinde Hiç kimsenin bilmediği, görmediği bir yerde, Nun isminde Kimsesiz bir delikanlı yaşarmış. Ruhu yücelerde Gönlü nicelerde Bir garip çobanmış Nun, kendi halinde.
Günlerden bir gün Yine, otlatırken koyunlarını tepelerde Bir ses duymuş gaip den. “Gel “ diyen bir ses Yankılanmış uzun uzadıya Sanki âlemin her yerinden.
“Peki” demiş çoban “geliyorum” Ve bırakıp her şeyi ardında Düşmüş yollara Nice dağlar, tepeler Uzun uzun sular, vadiler aşmış Ve nihayet, suyu kekik Toprağı amber kokan Sa’be adında bir beldeye varmış.
Girmeden önce şehre Soluklanayım demiş şu ağacın dibinde İhtimal bir geçen olur Ölsem de burada Bir Müslüman gelir belki, beni bulur.
Tam uyumak üzereymiş ki yorgunluktan Çan sesleri duymuş hafiften İşte demiş; Nihayet bir çoban geliyor. Şu yalnızlık yok mu ah şu yalnızlık İnsana nede giran geliyor.
Gitgide yaklaşmış çan sesleri Ayağa kalkmış usulca, görmek için geleni.
Gelenler, iki koyun üç kuzu Bir de onları güden bir ahu
Sadece bir ah, dahası yok Bu nasıl bir göz Allah‘ım Nihayeti, ridası yok Sanki kalkmış da büsbütün Cennetle cehennemin üzerindeki perde Işıl ışıl parlıyor ikisi bir, bir mahın cemalinde.
Aynı gül yaprağının avucuna düşen, İki yağmur tanesinin adıymış, Elif ve Nun…
Her biri bir başka kıyısında hayatın Ne uzak ne de yakın Ateşten nefes alır gibi birdenbire Saplanmış bir eğri hançer İkisinin de aynı anda yüreğine.
Korkmuşlar önce, Nun da Elif de Kaçmak istemişler, Kaçıp gitmek… Bırakıp ruhlarını uzak bir menzile.
“Bu nasıl olabilir” demiş Elif Bu esrarın karar yeri neresidir Bana kim, nasıl bu kadar derinden bakabilir Nereden doğuyor bu güneş Neden benim ufkumda batıyor Beni böyle odsuz, böyle ateşsiz nasıl yakıyor
İki kapı açılmıştı sanki sonsuzluğa Ardında birer ayna Her kim ki baksa, kaybolurmuş ihtimal Bu iki siyah nura.
Neden sonra Aklı dönmüş de Elifin başına “Geldin mi? “ demiş Ey rüyalarımda ağladığım; Ey adını bilmeden çağırdığım sevgili, geldin mi?
“Geldim” demiş Nun “Çağırdın ve geldim. Ama neden ve nasıl bilemedim.”
“Ben sana senden seslendim” Demiş Elif Sen de beni sende buldun… Yoksa sen kendini bilmiyor musun? İçinde saklı olan cevheri görmüyor musun? Her şey Bir’den gelmiştir Ve yine O’na dönecektir. Zaman ve mekân, hepsi bir andır Ve aslında bütün kalpler hep bir aradadır.
Bizleriz onları ayrı ayrı gören, Varlığının manasını bilmeyen, Bizler değil miyiz ki ey sevgili Yokluğunu varlık zanneden.
Peki demiş Nun Sen kimsin?
Ben senim diye cevap vermiş Elif,sen de bensin Biri iki gördüğümüz için yanılıyoruz Hakikatte ne sen varsın ne de ben Sadece O var. Sadece O…
Bunun üzerine; “Ey Nur ”Demiş Nun Ben ki, bir garip çobanım bu âlemde Anlamam, bilmem, kalp nerede, sır nerede. Sen bana aşkı öğret, Ben neden uğradım be derde. Düşsem mesela, Geçerken kıyısından gözlerinin Düşsem, bir yıldız gibi kayıp da, En derin yerine âlemin Acep tutar mı beni kirpiklerin.
Sen deniz olsan Diye cevaplamış Elif Ben de yağmuru bu şehrin Buğulanıp da damla damla aksa gözlerimden yüreğim Her damlamda seni anar, seni arar ellerim.
Ve devam etmiş Aşk kimseye öğretilmez sevgili Nun Aşkı ancak aşk öğretir Sen yeter ki yan Bak işte o zaman, Aşk sana neler söyletir.
Öyle ise demiş Nun Zırhımı çıkartayım Atıp aşk oduna nefsimi Varlığımdan soyunayım Pervane olmak kolay, yanmak kolay Ben ölümsüz aşka ulaşayım.
Bunu gerçekten istiyor musun? Diye sormuş Elif. Evet demiş gerçekten istiyorum Lakin aşk karşısındaki çaresizliğimden hicap ediyorum. Kapatsam bazen diyorum Kapatsam da gözlerimi, Sevdiğim görmese acziyetimi.
Kaşlarını çatmış ilk defa Elif “Sen”demiş, beni mi seviyorsun yoksa kendini mi? Eğer beni seviyorsan Sen, sen olmamalısın Aşkın karşısına gururunu koymamalısın. Yok, eğer kendini seviyorsan O zaman da ben olmamalıyım.
Hayır demiş Nun Kendimi sevmiyorum
Senden başka bir şeyde görmüyorum Bana kim olduğumu sorsan, onu da bilmiyorum Zaten senden başka bir şeyde bilmek istemiyorum. Senden ne bir ihsan, ne de lütuf istiyorum İstediğim tek şey seni seyretmek. Sen bir mum ışığı ol, ben de etrafında döneyim Kirpiğinin rüzgarından alev aldığı zaman kalbim Gözyaşımla söndüreyim. Her neyi seversem senin için Senin adına seveyim.
Sen yeter ki duy beni Bilinmez sana nereden nasıl seslenirim Belki bir gün gül rengi Başka bir zaman figan dillenirim.
Sen bana nasıl sevgiliysen Senden gelen her şey de bana öylece sevgilidir Ne gül isterim ne gülşen Rayiha i aşkın bana kafidir
Eyvah demiş Elif Sen öyleyse beni sevemezsin Bu âleme ait değil çünkü senin kalbin. Velev ki hep avucunun içinde de olsa ellerim Sen bu hasreti dindiremezsin. Ben hakikatte sadece bir perde Sadece bir suretim Bir sor şimdi kendine Benden sonra ey Nun nereye gideceksin.
Ey sevgili demiş Nun Ben artık sönmem, sönemem Kendimde ölmeden sana geri dönemem. _”Peki “ demiş Elif “Gel öyle ise dokun bana birlikte yanalım” “şimşekler çaksın gök gürlesin Damla damla yok olalım. Belki yine bir gün BİR oluruz. Ölüm öldürmez aşkı biliyorsun Belki bir gün bir yerlerde yine buluşuruz.
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.