Düşünür; yeniden düşünen ve şimdiye kadar üzerinde düşünülmüş şeylerin asla yeterince düşünülmemiş olduğu kanısına varan kimsedir. (Paul Valery)
Paylaş
"süresiz eylem antolojisi" isimli şiir 18.12.2017 22:14:03 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Şehristandın gönlümde bir karanfil yahut Gül Şimdi neden yılanlar ağusunu zerk eder Acıya dayanırım lakin dağılır kakül Belki yorgun turnalar melalimi derk eder Gündüz geceden siyah ,gece hınçla boyanır Böyle humma ahvale hangi gönül dayanır
Kanadını kırmadan göğünde uçan kuşun Dilerim yangınında önce kendin yanasın Sana sitem sözlerim asumanına kurşun Pişman olmazsan eğer ahuzara kanasın Çözemedim ben seni sırtımda vebal misin? Yoksa mahkum edilmiş tuğumda Hilal misin ?
Küllenir feracesi kentin yangın sonrası Kırlangıçlar küsse de bilmem ki ne fark eder Zifirle puslanırken zalimlerin sofrası İnsafsız fevvareler beni derde gark eder Zulümle abad olmak berbatlıktır ahirde Direnmek asalettir , sokak sokak şehirde
Unutma inmesi var tırmandığın yokuşun Ben mi çok kötümserim yoksa sen mi fenasın Korkmaz mısın sükutun idamı varoluşun Artık tarafını seç , yani kimden yanasın Güneşler mi üşüdü gölgesinde kininin Beyazlar mı karardı suskusunda dilinin
İsimsiz coğrafyada çok uzak enlemdeyim Artık terk ettim seni , süresiz eylemdeyim
Şair-
İsimsiz coğrafyada çok uzak enlemdeyim Artık terk ettim seni , süresiz eylemdeyim/
Denmişti bir vakitler..
İsimsiz coğrafyada direnişim metafor Saklı bahçelerinde kentin hayaller kuruyorum Göğsümde genişliyor bilinmez bir anafor Uçan her kırlangıçtan haberler soruyorum “Var mı ki rodinadan ferahfeza havadis? Yoksa her köşesinde hala güller mi hapis”
Çalakalem sitemler mitralyöz kurşunları Bir bebeğin diliyle ediyorum kargıçlar Yusuf mekteplerine tıkarken dilhunları Savcılara dönüşmüş hor bakışlı yargıçlar “Bugünler geçer elbet,oyalanın bir süre Haset gardiyanları gülümseyin (!) mahşere”
Sus diyor makul yanım ,susmalı kararınca Diğer yanım alazlı,yazsan diyor habire Zalimi tuz buz eder bazen siyah karınca Bazı tesellileri gerek yok hiç tabire “Biz ki herşeye rağmen umutluyuz azizim Biz ki herşeye rağmen çok mutluyuz azizim”
Anne-
İçindeki buhranı bilemez karanfiller Nergislerin sevdası geçmez dil çarşısında Pusu kurmuş bağrına yolsuz kalmış sefiller Diz çökmeni isterler nadanın karşısında Sanma kurnaz tilkiler yoldaş olurlar sana Sanma beyaz katarlar koğuşta süveydana
Sıkıldın biliyorum ağır metaforlardan Ağladıkça can parçan ,ciğerin olur pare Bir fısıltı yayılır nemli koridorlardan “Bu çıldırtan halete figan yegane çare” Sanma ahraz ozanlar türkü yakar sevdana Sanma poyraz dokunur sine-i rüveydana
Kırlangıç ürpertisi ruhunda devşirdiğin Karanlık yolculuklar göç hikayene tema Bir avuntu çorbası döşünde pişirdiğin Yıldızlardan firari yollara düşmüş lem’a Sanma burulur dilin yare şiir yazarken Sanma sorulur halin perperişan gezerken
Ümit asil bir gömlek,kutlu bir elbisedir Bilerek giymelisin ,ondan bu haykırmalar.. Yanağına yakışan ıslak kızıl busedir Ayağının altına sergi olsun sırmalar Sanma durulur deniz ,henüz vakit çok erken Sanma kavrulur tenin ,fırtınalar koparken
Nevâ-
Müstear sevgi desem küser mi anaforlar Yutarken milim milim hikmetin çığlığını Direncin mecazını taşımaz metaforlar Kabul ederken mecbur,lügatın sığlığını
Muson yağmuru içsem yemyeşil ormanlarda Ve ağlasam muttasıl baharın teşrifine Teselliler arasam imzasız fermanlarda Tenhada özenirken zamanın elifine
Vakit geldi deseler,sil gözünden yaşını Sakitân meşherinde kaldır yerden başını
Betül bir ses aradım,suskunlar ortasında Anne ninnisi gibi,nağmeli ve de dilcu Lakin direnmek çok zor zamanın yaftasında İsmini sayıklarken izbelerde dilucu
Beklemeliyiz çünkü ,yorulur yelkovanlar Ve güneş tulu eder sonrasında yeldanın Nazlı bir gelin gibi açınca erguvanlar Sevinç nesideleri ,söylenir bu sevdanın
Vakit geldi deseler yakındır fecr-i sadık Sabah kente dolunca,sürgün olur karanlık
O dilerse..
Söğüt-
-beni okumaktan korkmamalısın
Kimler için çalıyor etrafta boğuk siren Terk etsin karanfiller samit kasabaları Hiç umrumda değilsin somurtsun masum çehren Sırtında kambur gibi taşı akbabaları
Zevk et dakikaları, bitmeye yaklaşmakta Rehin verdiğin vaktin kadransız saatlere Meçhul izbelerinde akrepler bekleşmekte Sürmek için zehrini,toz pembe vaatlere
Ne sirenin korkusu,ne yalan hikayeler Ne yılan zehirleri ,ne akrep tereddütü Değil mi ki vuslata kilitlenmiş gayeler Üveykler kucaklasın şanlı salkım söğütü
Eriyor dış çeperi müstehzi bir gamzenin Azap bir muson gibi yağınca birden bire Benlik sanki toz oldu visalinde hemzenin Arife gerek değil bu ahvali tabire
Gece hummalarını teskin edici kinin Bir dualı ağızda ıslanan tesbihlerdir Beynini adımlayan kırk kuyruklu tilkinin Fikrine bıraktığı esrarlı tercihlerdir
Baş aktörü gibisin süresiz bir eylemin Susmak çığlık çığlığa ,kazandıran sermaye Şimdi temsil vaktidir ve tehiri söylemin Ne de olsa direnmek siretinde bir paye
Farzımuhal[ /italik ]
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.