Web Zaman Damgası

TÜCCAR TERZİ

Uzunçarşı’da köşe başındaydı
Tüccar terzi Mehmet Usta’nın dükkânı
Üç dört top kumaşlı camekân
Herkesin uğradığı bir mekân

Dört terek kumaş bulunurdu
Tüccar Terzi Mehmet Usta’da
Rengârenk ve desen desen.
Birinci terek de birinci kalite kumaşlar;
En iyisinden, beylere, paşalara layık.
İkinci terekte yünlü kumaşlar, kışlık;
Üçüncü terekte keten kumaşlar, yazlık;
Dördüncü terekte terilen pantolonluklar.

Tüccar Hasan Efendi geldiğinde;
Ya da ceza hakimi Cafer Bey;
Veyahut bir bankanın müdürü;
Hey anam hey!
Birinci terekten masaya serilirkumaşlar.
Övgüler Mehmet Usta’da,
Ve bir de telaşlar.

Çamalan köyü’nde görevli Ali Osman öğretmen;
Milli Eğitim toplantısı için şehre indiğinde
Kışlık takım elbise diktirmeye gelirdi,
Tüccar Terzi Mehmet Usta’nın dükkânına.
O zaman da yünlü kumaşlar çıkardı görücüye
Zira kışı soğuk olur karlı Canik dağlarının.

Kestanepınar köyünden kara Hüseyin
Takım elbise diktirmek isterse bu Kurban Bayramı’nda;
Keten kumaşlar atılırdı ortaya.
Zira diğerlerinin kumaş bedeli,
Dikiş parasını geçerdi çoğu zamanlar.
Nasılsa veresiye diktirecek ya kara Hüseyin;
Hem iyisi hem ucuzu olsun diyecek ya cümle arasında;
Ya mısır satımında verecektir parasını
Ya da tütün tesliminde;
Hele bir de Rabbim esirgemişse mahsulü o yıl
Yarısı kalırdı alacağının bir sonraki hasada
O zamanlar gecikme faizi doğmamıştı henüz.
Öyle hesap makineleri çalışmazdı şimdiki gibi
Çoğu kez, elbise eskiyene kadar
Ancak biterdi defterdeki alacaklar.

Tüccar Terzi Mehmet efendi’nin dükkânında
Kumaşta ayırım olsa da sohbette olmazdı.
Her partiden müşterisi vardı zira!
Siyaset ana konuydu her zaman.
Herkes her şeyi konuşurdu amma;
Demokrasi sınırlıydı herkese.
Bir Atatürk’e laf söyletmezdi-ki mümkün değil-
Bir de Adnan Menderes’e.

Kim, hangi partiden olursa olsun,
Tartışmalar ne kadar ateşli olursa olsun,
Çaylar mutlaka ısmarlanırdı ardı ardına.
Hoşgörü, gökyüzü kadar engin;
Samimiyet, güneş kadar sıcaktı.
Ne dostluklar biterdi sohbetlerde,
Ne de insanlık.

İbrahim COŞAR[ italik ][ikiyanayasla]