Gizem
Bir bayram sabahı
gözlerim tam açılmasa da gönlüm sefer arefesinde. Karşımda Haydarpaşa, siren hiç çalmadı geldiğimden beri. Beklemekten ölmüş -yetmiş milletten- ruhlar oturacak tek bir yer yok! Köşede, yaşları gözlerine mühürlenmiş bir adam elinde radyo, Lavinya çalıyor çok tanıdık bir an! Sanki bu adamı daha önce görmüştüm mırıldanıyor usuldan, sana gitme demeyeceğim ama, gitme Gizem.. Yalanlar istiyorsan, söyleyeyim. Yanından geçip gidiyorum. Bir bağ kuramıyorum ama korkuyorum da günahı büyük olmalı diye düşünürken, kendimi araf’ta buluyorum. Karşımda büyük bir tabela; "yolun sonu". "Birleşin" diyor -insanlar- "sağ"lı "sol"lu. Sıranın önünde onu gördüm! Saçının her rengine hayran olduğum kadın. Hala nasıl da güzel.. Meylettim -yanına- gidemedim seyrettim -yanaklarından- öpemedim uzandım -ellerini- tutamadım asılı kaldı hayallerim. Herşey bitti derken ilahi bir ses geliyor uzaklardan nağmeler raks edercesine hüzün saçıyor sözleri çok tanıdık, irkiliyorum birden! Can Yücel söylüyor o kırık sesiyle; Bağlanmayacaksın hiçbirşeye, öyle körü körüne.. |