SPASTİK ELLERİMŞiirin hikayesini görmek için tıklayın 14 Mayıs 2015 gecesi, Beykoz’da düzenlenen “Engellilerle Dayanışma Gecesi”ne davet edilmiştim. Gururla kabul ettim.
Davet gecesine bir ay kadar vakit vardı ve ben unutmadan bu özel geceyi beklemekteydim. Üç Nisan’ı dörde bağlayan sabahın tan vaktinde uyandım ve bir daha uyuyamadan, debelenip durdum yatağımda. Hani şairlerin aklına ne zaman nerede geleceği belli olmayan şiir sözleri vardır ya!... İşte öyle oldu bu şiirin yazılışı... Bir an, engelliler gecesine davet edildiğimi anımsadım. Beni davet eden o güzel yürekli, güzel insan çıkarda sahneye, “Aramızda bir yazar ve şair var, kendisinden bir şiir dinlemek istiyoruz” diyerek anons ederse! Ben ne yaparım diye düşündüm o an!... Günün anlamına uygun bir şiirim olmamıştı hiç bu güne kadar!... Bu gerçekten utanılacak bir durumdu benim için... Beyinsel özürlüleri saymazsak, yaklaşık on milyon civarında bedensel ve zihinsel engelli var yurdum insanları arasında!... Ve ben bu güne kadar, onlar için bir şiir yazmamıştım; Utandım!... Bu nedenle; gecenin, günün ilk ışıklarında yitip gittiği o an kelimeler düğümlendi boğazımda ve hızla akmaya başladı yüreğimden... Bu anlamlı, dayanışma gecesini erkene aldım ve yarı uykulu gözlerimde kurguladım. Misafirler, engelliler ve hele o sabır küpü anneler; herkes oradaydı ve bende bir masadaydım. Küçük bir çocuk akıllı engelli ve annesiyle paylaşmak-taydım masayı... Böyle başladı şiirimizin hikayesi... Kalktım yataktan, her zaman olduğu gibi çekildim bir boş odaya sessiz kedi gibi. Ve yazıldı şiirimiz tüm engelli kardeşlerimize ve özellikle onlara bakmaktan bir an olsun of aman demeyen annelerimize. Selam olsun o güzel yüreğinize Ve mübarek, çilekeş ellerinize...
DESTAN
Hanımefendiler-beyefendiler! Bu anlamlı gecede, Mutluyum sizlerle olmaktan birlikte... Yüksek maneviyatlı bu gece Gururluyum bir güzel anneyle tanışmaktan... Gözleri dolu dolu Yüreği pare pare Ama hiç belli etmeden Anlattı, Yavrusunun saçlarını okşarken Ne güzel anlatıyordu Kelimeler inci inci dökülüyordu Öve öve bitiremiyordu Bir görmeliydiniz ki! Annesi övdükçe Bebek akıllı, delikanlı Çok mutlu oluyordu Benimde sizin gibi güzeller güzeli bir annem vardı Oda benim saçlarımı okşardı Oda gözlerime bakıp bakıp Hiçbir hüneri olmayan benimle övünür, umutlanır dı Bu anlamlı gecede Aynı masayı paylaştığımız anne dedi ki: “Bir dileğim var Allah’tan; N’olur N’olur Almasın benim canımı önce yavrumdan” Umut feneri sönmemiş meş’ale gözleriyle Ve biraz utangaç, titrek sesiyle “Daha önce bir yazarla, Tanışmamıştım bir şairle Elinizi sıkabilir miyim” dedi O an nasıl utandım Nasıl sıkıldım bir bilseniz! Bu eller, Şiir yazan bu eller Ne işe yararsınız siz? Ne işe yararsınız? Bir yara sarmaz-sınız... O an saklanmak için Bir delik arayan Bu ellerimden nasıl utandım Ah bir bilseniz! Uzattım suçlu ellerimi Kelepçesine sarılır gibi Ellerime baktım ve çok kızdım Bir yoksulun halini bilmezsiniz Kaldınız mı hiç evsiz-barksız Hiç ağladınız mı geceleri Yalnız ve sessiz sessiz? Ne demek, Ne demek efendim?... Ellerim çok mutlu olacaktır Sizin o emek kokan Yavrusuna sevgiyle dokunan Yirmi yaşındaki bebek gibi muhtaç olan yavrusunu Yediren, içren, Yıkayan, paklayan O mübarek ellerinize dokunmak Bir kitap gibi, ellerinizi okumak Ellerim, Ellerim çok mutlu olacaktır Bir insan olarak Sıcak-soğuk Yaz, karakış demeden Elleri kınalı köylü gelinler gibi Dayak yer ama Haram yemeden Ya da bilmem daha nerelerde Ömür törpüleyen Nice anneler gibi Nasırlı, çilekeş elleri gibi Bir gün... Bir gün olsun “of aman” demeden Ömrünüzü adamışsınız evladınıza Bir gün... Bir gün olsun El âlem gibi, Takıp takıştırmadan Düğün-bayram Süslenip gezmeden Bir gün... Bir gün olsun Şöyle doya doya Kahkaha atmadınız kadınca Bir ömür adadınız Karınca-kararınca Bu kocaman yüreğinizden Bir büyük aşk, Bir büyülü sevda dokumuş-sunuz dünya atlasına Al al bu ellerimi senin olsun Şiir yazmaktan gayri Bir işe yaramazlar Al senin yanında kalsınlar Bu özel çocuğu Ellerinle birlikte yusun O gül kokulu Ellerinle birlikte uyutsun Güneş bile Sizin ellerinizde ısınırken Toprak bile Damla damla ıslanırken Ağaçların tomurcuk açtığı Bülbüllerin şarkı söylediği Denizlerin köpürdüğü Lavanta kokulu Ellerinizin yanında Ne kıymeti olabilir ki; Benim bu zavallı ellerimin? Tokalaşmak için uzanan utangaç ellerim Öyle bir ele dokundu ki; O an şimşekler çaktı Ay karardı Yıldızlar kaydı O an kendi annemin Gözlerini gördüm gözlerinde Sesini duydum İnce dudaklarında Bir mahkum gibi Teslim ettim ellerimi, ellerine Bir gülü dalında okşar gibi Bir şarkı aşkını arar gibi Bir gurbetçi sılaya koşar gibi Ellerim feda olsun, İnsanlık adına savaşan insan gibi Dağları delen tren gibi Meçhule giden gemi gibi Al-al bu ellerimi Ellerine güç verir bel ki!... Bu sizdeki kocaman yürek Bu sizdeki koskocaman aşk Bir senin gözlerinde gördüm bil ki; Geri verme N’olur sende kalsın Ellerimi geri istemedim ki! Şaşkınım, Bu ne büyük bir umuttur sizde ki? Bitmez-tükenmez Bir koca derya sanki! İşte böyle böyle tarumar oluyor bu şair yürek bendeki; Anne! Ay yüzlü, Tanrı’dan sonra evladıyla sözlü Ellerinde erguvanlar açan anne Bırakırken bana ellerimi O çok mutluydu Ama... Ama bir bilse beni Paramparça olan sol yanımda Nehirler akarken içimde Nasıl yandığımı Bir bilse Aşk yazan Dert yazan Güneşin şavkında Buz tutmuş ellerim Çok mahcuptu şimdi Bende sizin gibi; Çok görmüştüm, Birçok engelli kardeşlerimizi Düşerdi ardına top oynayan hınzır çocuklar Bedenin kıymetini bilmeyerek “Deli deli, kulakları küpeli” diyerek O an sağır olur engelli annesi bilerek Konu-komşu, çoluk-çocuk Mahalle, cümbür-cemaat Pikniğe giderlerken Onlar bakakalırlar pencereden Olsun, o yinede çok mutludur Evladına sarılırken Bu akşam, Bu masada Bir büyük ders aldım Bu mübarek anneden Son sözünde; Yine tekrarladı hüzünlü sesiyle: “Allah; almasın canımı Evladımdan öncesi” Ben bilirim bu evlat acısını Öyle bir sarsılırsınız ki Yanında dokuz şiddetinde deprem nedir ki? Ve onun için hep derim ki: Anne-babalar, Evladını gömmelidir Kendinden öncesi... Son sözümde derim ki: Siz hiç engelli bebek doğurdunuz mu? Sizin hiç engelli kediniz, köpeğiniz Çiçeğiniz, böceğiniz oldu mu? Sizin hiç bu güne kadar Bir engelli annesi arkadaşınız oldu mu? Ya da bir engelliyle Empati kurdunuz mu? Ya da... Ne bileyim işte? Eksilmesin gövdenizden bir uzvunuz... TURAN KARATEPE [email protected] 04 Nisan 2015, saat 05: 25 İstanbul |