DOSTLAR MECLİSİNDE ÖLÜME NAAT
Özgürlük meydanı Taksim
Ankara Gar, Diyarbekir Sur Geçmişten esintili Sultanahmet Bol acılı bomba kokteyli Arş-ı alayı sardı feryat Kazılan kapatılan hendekler Kin nefret intikam tohumları Dağları çıyan yuvası Hain oltası dört bir yanı Kim anlatabilir kim Acısına ağlayan ana bacıya Şehitlerin ölmediğini Daha nasıl bölünebilir ki bir vatan Maden faciaları toplu mezarlar Üç kuruşa satılan iş güvenliği Siyaset menfaat yalan dolan Yüksek enflasyon yüksek tansiyon Devlet eliyle yüksek kaldırım Milli piyango devlet eliyle Buz tutmuş resmi yalanlar Dağılmış pazar yeri memleket Memleket dağılmış pazar yeri Altın koltuğunda Vatikan Dem vuruyor Afrika’da ki açlıktan Gayri nizami harp, asimetrik savaş İsrail’in postalında Filistin Çocukların masum kanı Dökülüyor toprağına Tanrı’nın Kâbe’de kapitalist bir izdiham Sefaletin coğrafyası Ortadoğu Kurdun dişine değmiş kan Kan sızıyor dişlerinden Halepçe, Kamboçya, Vietnam Afganistan, Tiananmen Bosna, Hocalı, Kafkasya Daha nice soykırım nice katliam Saymakla bitmez bitmez saymakla Terk edildi kaderine İnsanlık onuru evrensel vicdan İnsanın insana yaptığı zulüm Nice güller soldurdu Komedi tadında yanacak hayat Trajediye döndü Yangın yeri dünya Dünya yangın yeri Zifiri karanlıklar sardı Hatırladığımız masum yüzleri Sevdamız bitti ülkümüz silindi Bu kimlik bizim değil Doymak bilmez insan nefsi Beni yedi bitirdi Canımı acıtıyor böyle yaşamak Azaldım dirhem dirhem Ancak yaşamakla korkutabilirsiniz beni Utanır yaşamaktan yüreğim Yüreğim yangın yeri Söyleyin dostlar Üvercinka Cemal’in dediği gibi; Hangi ölüm erken değil Ya da, Nazım’ın Vera’ ya sorduğu gibi; Hangi kurşun kahpe değil çocuklara sıkılan Ya! Sizler… Her gün azalmaktasınız birer birer Hanginize yanayım Yer yarılsa girsem içine Kalmadı tahammülüm şu kalan ömrüme Yoruldum Yoruldum her gün böyle parça parça ölmekten Öldürün Öldürün dostlar Vurun beni H/Ç |