güneş yutmuş bulutlargüneş yutmuş bulutlar ayrılığın ilk kışına hazırlanmak sensiz ısınmanın uzaklarında bir eylem kasım yağmurlarının bu kadar soğuk yağdığını yeni fark ediyorum yüreğimdeki yağı eritir mi meşe odununun kalorisi odalar ne kadar da büyükmüş kuruların yanında yaşlar da yanıyor ya hani sanki her biri bir yılan sesi bu bulutlar nereye gider ki böyle acele devasa resimler çizerek bin güneş yutmuş gibi kızıl çatallamasına ne dersin alinin kılıcı misali sanki ciğerlerime batacak zamanı beklenmemiş bostan bozumları suya ihanet mi ne bereketlenen yalnızlıklarda,bakalım kim kimden artacak ilk ay doğduğunda bu sefer işaret parmağımla göstereceğim inadına,belki dolama’lar dilimden çıkar bir daha diyemem en azından seni sevdiğimi kolay mı sanıyorsun muallim,narh’a vurulmayan sevmeleri şimdi ıssızlığımla çığlığım meydan savaşlarında sefer-i birlikler bile nafile,ihtiyattan çoktan düşmüş neferleri bu kasım yağmurları neden böyle soğuk yağar ki örtü olur diye mi kar yağmaz,günahlarımızın hatalarımızın üstüne herkes de istediği mevsimde ayrılamaz ki ve soba tutuşturmak için kullansan takvimleri silinir mi devr-i zaman, yol almışlar yolundan geri döner mi hani diyorum,iyi ki senin gözlerinde boğuldum arsızlığım tutmadan ustası olsaydım bir de ummanların farksız olur muydum kervan-ı saraylardan hanlardan cefaların başım gözüm üstüne sultanım gitmelerin olmasaydı birde kasımlarda,nasıl yaşardım yanmadan kasım |