21
Yorum
36
Beğeni
5,0
Puan
2318
Okunma
kaç defa uçurtmamın ipini kesti mavzer fişengi biliyor musun
çalı dalına bağladığım da karayel
öd eksen biterdi bu mordağlara
belki de yedimizde vermişlerdi elimize acı suyunu
on metre yakınımızda pusuda kurtlar
yeni doğmuş kuzular sırtımızda
ninelerimizin neden hep kahramanlık masalları anlattığını
elimize hamançamız verilince anlardık sabahın köründe
şu yumurta yutmuş yılanlı dağının ardında ne var ki
adam yerine koymazlar bizi atlılar gelir atlılar geçer
başları börklü dalları tüfenkli
korku ney üşümek ney ölüm kalım ney,sakın dilinin ucuna getirme
değiş tokuşunda çocukluğum kara bulutlarla sam yelinin oynaşmasında
belli mi olur koyak diplerinin eceli belki de bir beşlinin ters tutuluşunda
çıraklık dönemi mi olur bu çağların acemiyiz yaşamaya
ayak bileklerimizden sonraki et,havuç tarlasına nisbet cizlavetler yarıya kadar su
ah...körpeliğimizi bedel verdiğimiz anadolu
adam için insan için em için gelmez buralara tren,derdi uzak şehirlere maden
çelik yaparlar namlu yaparlar fört şapkalı adamlara kırmızı dudaklı kadınlara
çekerler toprağımızı homurdayan makinalarla ayaklarımızın dibinden
perem perem olmuşuz çoğalırız toparlanamayız mektuplarımız bile bila no
ekmek ortadan biçmiş bizi haberimiz yok birbirimizden
fabrikalar kurardım çamurdan çaydanlık imbiğinden bacaları
fasülyeden işçiler boncuktan mühendisleri kuru samandan dumanı
görmedin değil mi berivan palto düğmelerinden arabalarımı
sen tunç dağının simli deresinde gömülü
ben tanımlanamamış ölü
kasım
5.0
100% (42)