nerden aklıma geldin berivankaç defa uçurtmamın ipini kesti mavzer fişengi biliyor musun çalı dalına bağladığım da karayel öd eksen biterdi bu mordağlara belki de yedimizde vermişlerdi elimize acı suyunu on metre yakınımızda pusuda kurtlar yeni doğmuş kuzular sırtımızda ninelerimizin neden hep kahramanlık masalları anlattığını elimize hamançamız verilince anlardık sabahın köründe şu yumurta yutmuş yılanlı dağının ardında ne var ki adam yerine koymazlar bizi atlılar gelir atlılar geçer başları börklü dalları tüfenkli korku ney üşümek ney ölüm kalım ney,sakın dilinin ucuna getirme değiş tokuşunda çocukluğum kara bulutlarla sam yelinin oynaşmasında belli mi olur koyak diplerinin eceli belki de bir beşlinin ters tutuluşunda çıraklık dönemi mi olur bu çağların acemiyiz yaşamaya ayak bileklerimizden sonraki et,havuç tarlasına nisbet cizlavetler yarıya kadar su ah...körpeliğimizi bedel verdiğimiz anadolu adam için insan için em için gelmez buralara tren,derdi uzak şehirlere maden çelik yaparlar namlu yaparlar fört şapkalı adamlara kırmızı dudaklı kadınlara çekerler toprağımızı homurdayan makinalarla ayaklarımızın dibinden perem perem olmuşuz çoğalırız toparlanamayız mektuplarımız bile bila no ekmek ortadan biçmiş bizi haberimiz yok birbirimizden fabrikalar kurardım çamurdan çaydanlık imbiğinden bacaları fasülyeden işçiler boncuktan mühendisleri kuru samandan dumanı görmedin değil mi berivan palto düğmelerinden arabalarımı sen tunç dağının simli deresinde gömülü ben tanımlanamamış ölü kasım |
çok güzeldi
kutlarım kalemi
dua ile