karanlığım..
karanlıksın dedin bana
sen yoksan neyim kalır aydınlanacak? hem karanlıkta belli olmaz diye bir gölgenin varlığı güneşi alıp ceplerimdemi saklamışım? nasıl bir yüktür omuzlarıma yüklediğin sayende çocukluğumun gamzelerini nasırlarıyla silen omzum var eskimiş pabuçlarımın çıtırdattığı sonbahar yapraklarını çalıdan bir süpürgeyle itiyorum acılarımın yanına baharı bekliyorum, siyahın gökkuşağına olan özlemidir bu eli ayağı tutmaz topal gönlüm yüzsüzce sevdalanıyor padişahın kızına yüzümdeki çizgileri bir kusur saydın diye ellerimin çizgilerine kadar utanmış bir insanım bu yüzden soğuk bir sebep değildir saklamam için ellerimi yüzümü siper ediyorum güneşe doğrudan bakabilsin diye gözlerim karanlığımdan sıyrılıyorum sana gelebilmek için sahi güneşe doğrudan bakabilen kaç insan var şu dünyada? |