elbet cemre düşecek
canlar serilmiş bu toprağa, düşmüş canlar toprağa
ay selamlamış kan denizini,ay sevdalanmış bayrağa göğsüme saplansa tüm yıldızlar,güneş kalsa bir mızrak kanını yıkadı gül yağmurları, mehmedim düştü toprağa ey, varlığının sebebini hikmetini, okumamış üst akıl, bir karıncanın dahi ezilmesine, müsaade etmeyen din var. eşrefi mahlukatsın ama, gayri imtina etmişsin, bu ne akıl? hürmet ve merhamete meyletmeyen, zalimlere alkış var… üç beş soysuz… evet; üç beş soysuz kan döker, cana kıyar hoyratça İsterdim ki; canlar, “canın kıymetini bilenlerin elinde yetişsin .” derdimi bastım yüreğime, saklarsın, kıymetlidir, dedim usulca ki;din edebinden uzaklaşmış kafa, hürriyetin tadını nereden bilsin? düşecek… düşecek cemre düşecek, elbet bir gün toprağa! ama derim ki; “önce düşmeli kalplere, ısınmalı kör kalpler.” destan yazdık gönüllüyüz, sular içildi edep pınarından, sen; muhkem ve kavi isen, uyanacak elbet kör kalpler… havada, hep havada kalacak değil ya, üşüten soğuklar düşer bir gün suya da, düşer sonra toprağa! anam derdi ki; kapat oğul; rüzgar almasın kovuklar, İnsan, kalbinden belli olur, “yüreğinde saklıdır maya" yusuf erdoğan/konya |