Geveze papağanAptal gülüşüyle gülünçtü de değildi farkında kasım kasım kasılmasına rağmen sallapati yürüyüşü olan sıradan ama ukala havada hiç bir kımıltı yokken dialogdan yana senin yaşadığın yerlerde çiçekler var mı diye sorasım gelirdi dinlemesini danışmasını bilmeyen geveze papağan sözle dokunduğu her şey yıkılıyordu taş üstüne taş barakmamacasına ya fiziksel olarak o aptal kafası ve o tank gövdesiyle dokunsaydı mazallah mesela kuşlara ççiçeklere sevdaya o saat kuşlar ölür çiçekler solardı aşk çiceğiydi bak soldu derdim içimi çeke çeke ağlasam da o koca çenesi aptal gülüşüyle bakardı aval aval kuşkusuz gecelerin aşkını başıboş atılan kurşunlar vurur ve fırtınalı yağmurlu bir gecede yola çıkan ıslanmakla kalmaz ki ona içimde ukde olan söyleyeceklerim vardı belki anlardı gözlerimden bakabilseydi gözlerimin taa içine düşlerime de dokundu daha ayağı yere basmadan dokunacaktı hayallerime de ne dediği ne söylediği belli değilken avuçlarında sıkıp öldürdüğü kuşlar o ipeksi tüyleri ve yeşil rengiyle kararıp düştükçe düştü yerlere çok ahım var sende kalan gitmeyecek o bulut başının üzerinden o adaletin kılıcı sevdamı öldürmeyecektin katil bulut ayrılmadan başının üzerinden seni seni bir metal parçası gibi mıknatıslayıp alacak içine kara deliğin ve siyah bir tül bulutudur ölüm ki pek de inanmamışsın yaktın yıktın ne varsa elinde bir çomak bozdun bir çok yuvaları benim tek mutluluğum o masum hayallerim ve kurduğum tek bir düştü seninle mutlu olmak Yüksel Nimeyt Apel 14/Ocak/2016/Perşembe/Bodrum |