uzat dudaklarınıuzaklarda bir yerde kirpiğinin ucunda dallanan ve dallandıkça genzime dolanan tüm kelamları damıtıyorum damıttıkça ruhumda bir o kadar daha sancılanıyor sen dolu tebessümlerim söyle sevgili bu bir yangınsa ben niye hala üşüyorum zaman boy verse de ıslaklığımıza sessizliğimizin üzerine devrilse de güneş sen gamzelerinden yine rengarenk çiçekler aç dili dönmeyen küskünlüğümüzün gölgesine uzat dudaklarını uzat ki dile gelmeyen sendeki bizi içeyim kana kana notaları eksik bütün şarkıları dillendireyim soluğunda her adım susuşunda bir sokak daha çıkmaz oluyor ürkekliğine dili olmayan sevda türküleri kazınıyor duvarlara uzat yakaran dudaklarını gökyüzüne biz aynı gökyüzüne sevdalı bir kuşun gagasındaki umut taşıma telaşı değil miyiz varsın yağmasın yağmurlar yarana uzat dudaklarındaki suskunluğu ve bekle bir damla biz düşene kadar yarına sessizliğinin gölgesinden d/okudukça cümlelerini yüreğime her seferinde bir kez daha sus oldum ve neye yormalı bu susmanın içinde büyüyen çığlıkları bilemedim ve dedim ki “hayra yor en çok ta kendine” korkma sen kaldır büktüğün boynunu göğe maviye uzat uzatabildiğin kadar uzağımı üzülme ben yine düşlerimi büyütecek bir gece şefkati bulurum kendime bak karşıdaki dağlarda yine açıyor gelincikler... ilhanaşıcıocakikibinonaltı |