HİÇLİK
HİÇLİK
Gecenin, ucuna iki düğüm atılmışsa eğer, Yalnızlık koltuk altına, kor gibi sırnaşır. Dipsiz bir kuyu yalnızlığına düşersin yıldızlarınla. Gökyüzünden boşalttığın ayrılığın mermilerini Yokluğuna sıkıp sıkıp bırakırsın gizlice… Yedinde tuzlu hasret tadı kalır gözyaşlarının, Tarak kabuğuna döner bütün özlemlerin. Aklın, oradan oraya koşuşturup durur. Gelmediğin kadar uzağa gitmek istersin, Ayrılığa biçeceğin son hisseyi hesaplamadan, Evrenin yüzündeki yara izlerini düşünüp, Ay şahitliğinde, ten kavuran yangına Bırakırsın hasretlerini. Asi bir kızıllık, simsiyah bir kararmışlık olur, İki göğsünün iflah olmayan arasında, Yüzündeki karanfil yapraklarının kokusu, Acının duldasında ki dehlizlerine sığınır. Sabahın alacasını beklersin galaksi de, Hiçlik… böyle aydınlanıyor demek ki dersin…! M.Güneş |