Sen Hala Ölemedin mi Hayat?Ne diyorsunuz siz? Lafın tam ortasından başlayayım isterseniz! Çöplerden toplanan kağıt mı daha değerli, ‚‘Başla! ‘‘ çıngırağı mı borsalarınızın? Yarına yabancı sömürge halkı ve dilenmeye bütün dillerde mahir mülteci; Etki yapar mı endekslerinizde? Bir ana-Baba; Var sayınız ki, hiç sapması yok: Hayır oğlum yarıştığın bir tavuk değil, Teog’dur, belki bir Ebabil kuşu, gagasında ateşler! Ne kadar naif değil mi şu badem bıyık, terbiyeye yatırılmış o ses? Tübitak ma, tüpü tak şanın yürüsün koçum! Bayağı aşina olmuşsun günahı kulak arkası edeli beri; Kafan Level atlamış, Abilerin Ölümcek! Böyle miydi töreniz? Kanatlı kapılar ardında Büyükelçilerken minnettarlık nişanesi sus-pus iken Nişan aldınız Barışın Elçi’sine, Zühre’sinden ayrı koydunuz Tahir’i, Acep Nazım ne buyurur bu işe? ‘‘Kızılırmak aldın allı gelini‘‘ Yüreklerde bir yaraydı değil mi? Utandın mı Aylan Bebeğin Secdesinden? Nasıl bitmez bir tesbih: Umudu kendi hanesine yazan; Kaçıncı dehşet filosu; gökte korku imame! Yoksula yağan rahmet; Ya bomba ya esaret! Bak geceler değişse de, Bey’in gecesi aynı, Haa! Bir de haram; nasıl tanımlarsan mutlaka öyle! Ne yazık ki benzemiyor, törenlerdeki frak, hadi ki, besmeleniz! Siyah- beyazdır her zaman hüzün! Ey bizim Hrant‘ımız; Gülmeyi ve duymayı öğreten resim, Ah bizim Tahir’imiz, hesapları bir kenara kaydedilmiş kayıbım, Feryat etsem ömre zarar gerçeğim! Can’lı ve Erdem’li olan herşeye ateş emrine inat, Kutsarken ‚‘Made in Zalim‘‘ Tüm akrep ve yelkovanlar’ın zaferini: Geçmiş olsun ey hayat! Vaz geç bu kır sevdasından! Bak alıcı kuşlar, kırmızı helikopterler nasıl da yıktı hülyalarını, Aldırma nihayet bulur bu yürek sıkıntıların: Lütfen Rantsal dönüşüm ilaçlarını düzenli kullan! Hesap- kitap sana yasak olsa da, Çarpsalar çıkmaz sesin, Bölseler: Bir Parçam illaki büyük olsun! Çıkarsan; Sokağa çıkman yasak! Ey Tuzları kuru ama apış arası kurumayanların ülkesi! Nereden bileceksin ki, tadı-tuzu yok ağzımızın! Yine de tek çaredir yaraya tuz basmanın adı! |