siper sipere, süngü süngüye, göğüs göğüse... süzülen kurşunlar düşürür ölümü içimize asırlık topraklardan kaç bin yıldız birden
kıyametten evvel bir kıyamet kopuyor yıllar yılı kendi yatağını öpen nehirlerce ezeli özlemlerimizin yokuşlarına akıyor dicle komşu evlerin akasyaları arasından fırat belki de hiç geri dönmeyecekler taze gelinlerimizin gül desenli çeyizlerine taze lavanta taneli hayallerine
bir gece daha sancıdı yıldızlar, bir gece daha... yollar üstüne canlar düştü kardeşlik şarkıları eski plaklarda kaldı artık geceler en ince yerinden bölünmede güneydoğu makus talihine ağlamakta kol kanat edinip umutlarını
yandıkça ağlayan ve gözyaşlarınca yananların can yerinden, dumanı tütmez alevler parıldıyor kanlı bir drama dönmüş nice zamanlar habilden bu yana hep aynı oyun sebillerden kızıl alevler akıtan hep aynı öfke
deryaya düşürdükleri gümüş aynadır, paslı ve soğuk... özlemleri derya gibi adamların uçurumların kuytularında güneşe tutunanların duyguları yalandır sırrını fısıldar gibi serper yollarına arzuları bulutlar yağmurların bir ceylanın gözlerinde biriktiği yalandır
şimdi şehirler düşüyor prangaları çözülünce ayağımızdan tedavisinde hayat bulmuş hekime düşman hasta gibiyiz mürebbisine kin güden çocuklar gibiyiz insanlık güneşe nispet zulmete döndü bahtımız hasrete döndü
umutlarımız nerede hey.. hayatı sevgiyle yorumlayan umutlarımız nerede yağmalanmış düşlerimizden , düşüremediğimiz yağmurlar, kör kavgalarımızı serinleten umutlarımız nerede kentten kaçışlarımızın ardından avuçlarda yalnızca bir damla gözyaşı olup sönen umutlarımız nerede
umutlarımız yitirdik.. ışıklarımızı yitirdik nefes nefes göç ettiler yad ellere yol yorgunu bulutların tül desenleri arkasından, parlayan şafak yıldızlarımız vuruldu ardı ardına
umutlarımızı söndürdüler … bir türlü barışamadılar yıldızlarımızla sonra tarihlerimiz başkaldırdı coğrafyalarımıza sonra yağmalanan şehirlerimizden kardeşlik ile huzur el ele tutuşup gittiler yıldızsız semalara
yıldızsız semalarda geceler eskitiliyor şimdi, aydınlıklarımız kara düşüncelerle karanlık dehlizlere kilitleniyor bir bir dökülüyor günahlarımız tarihin utanç bellediği seherlere kalbur kalbur eleniyor yorgun, solgun ve küskün zamanlar yangınlar çalınıyor bahtımıza, ışığı olmayan yangınlar... kuytulardan uzun ağıt sesleri geliyor karanlık kuyularda yusuflar ağlaşıyor
yedi ceddi kaygılandıran zulmün de bir sonu vardır öyle zor bir şey vardır ki rüzgarında bu vatanın yurdun her yanından ağıtlarla taşınan içi kana bulanmış bir kabir gibi topraktan fışkırmış sıkılı yumruklar vardır analarımızın her gün gönderdiği iadesiz taahhütsüz ahlar vardır, alınan her canın intikamı her günün hesabı vardır
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
sönen umutlarımız nerede şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
sönen umutlarımız nerede şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
yedi ceddi kaygılandıran zulmün de bir sonu vardır öyle zor bir şey vardır ki rüzgarında bu vatanın yurdun her yanından ağıtlarla taşınan içi kana bulanmış bir kabir gibi topraktan fışkırmış sıkılı yumruklar vardır analarımızın her gün gönderdiği iadesiz taahhütsüz ahlar vardır, alınan her canın intikamı her günün hesabı vardır
Bu kadar güzel manidar cümleleri nasıl kuruyorsunuz, hayret ediyorum bazen...
günümüzün kanayan yarası terörü ve meydana getirdiği acıları anlatan derin ve düşündüren çok güzel bir şiir. duyan hisseden ve yazan yüreğine sağlık üstadım
Bire bir çürüse geçmişte yaşam
Umutlar söndüğü zaman aşk başlar.