Bir yara bandı, bir kağıt peçete...
Çıktı okulundan sırtında çantası, üzerinde önlüğüyle...
Sonra çıkarttı önlüğünü, koydu çantasına hemence... Kalabalık bir caddenin, oturdu bir köşesine… Çıkardı poşetindekileri tek, tek dikkatlice... Artık vardı bir elinde yara bandı, diğer elinde kağıt peçete... Satıp gitmekti isteği, çok geç olmadan evine... Hava soğuktu. Üşümüştü o küçük elleri... Öyle zayıf, öyle yorgundu ki minicik bedeni... Belli ki mecburdu çalışmaya, vardı bir çok sebebi... Mahzun, mahzun bakıyordu etrafa o simsiyah gözleri... Dikkatini çekti sonra, uzaktan bir baba ile bir oğul; Tutuşmuşlardı el ele, geliyorlardı pek neşeli... Seyretti onları bir süre, yüzünde tatlı bir tebessümle... Zira onların bu halleri, gelmişti ona pek sevimli... Yaklaştılar sonra azaldı aralarındaki mesafe... Koşarak gitti yanlarına, kocaman bir gülücükle... Bazen şefkat isterdi, çocuk yüreği sadece... Bahanesi olurdu elindeki yara bandı ile kağıt peçete... Uzattı elindekilerini, dikti gözlerini gülen gözlere... Neşeli adam somurttu çocuğu görünce birden... Mağrur, kibirli bir bakışla dedi; ’’İstemeyiz çekil git önümüzden hemen!’’ Yaralanmıştı o minicik yüreği, bu sözlere... Anlam veremedi masum duyguları bu harekete... Doldu gözleri, akıverdi iki damla yaşı gizlice.... Bakakaldı arkalarından, nemli gözleriyle öylece... |
Bende beklerim okumanızı yürekten.
Kutlarım....