14
Yorum
26
Beğeni
5,0
Puan
2264
Okunma

Düşecekken tutunacağın bir el
Sendelediğinde yaslanacağın bir omuz
Fırtınalarda sığınacağın bir liman
Bir sıcak sine olsun umudun
Yüreğini kaynatsın yüreğinin üstüne
Gözü gözünde
Eli elinde
Teni teninde
Ve canı canında
Özlenen
Sevilen
Varlığından sonsuz haz duyulan
Bir düşüneni olmalı insanın
Yoksa…..
İşte o zaman beyhude geçer hayat
Merak olmaz yeni bir günün getireceklerine dair
Uzatıp başını bakmazsın sokağa
Kim geçiyor kapının önünden diyerek
Bulut mu var havada, yer gök mü yarılacak
Gök gürültüsü ve yağmurdan
Deryaya mı dönüşecek dünya
Diye bir endişen de bulunmaz
Çiçeklerle bezeli dal, bülbüle gül hediye ederek
Bahar mı gelecek bir yerlere
Toprağa can, yaprağa kan taşıyacak da
Bana ne bundan diyecek de insan
Bir şeyleri, biri/leri/ni özlerken derinden
Bir iç çekişi ile kıracak
Göğüs kafesindeki kemiklerin tümünü
Boşluğa akıp giden hüzünbaz bakışların batarken içine
Çekeceksin kalın perdeleri yeniden
Keseceksin alakanı dünyadan
Soyutlayacaksın kendini, kendi heveslerinden bile
İşte o zaman bir başka burkulacak yüreğin
Dağa taşa sığmayacak düşüncelerinin cümlesi
Bedenin yüreğine
Yaşadığın çevre dar gelecek bedenine
İçinde harlayan alevler dolusu yanarken içten içe
Buzdan parçalar taşıyacaksın ellerinde
Zaman bir zımpara makinesi misali
İnceden inceye törpülerken ruhunu
Gecelerin ve hatta ondan daha kara
Kapkara gündüzlerin müptelası bir kul olacaksın sonunda
Boşa koysan dolmayacak
Dolu ise almayacak
Bi’mekan sefiller diyarında bilinçsiz
Savrulup dururken kuru yapraklar misali
Ne zaman senin peşinde
Ne sen zamanın düşkünü
Ne de yarınlara dair
Bir hevesin olmayacak, yazık ki
Velhasıl çarnaçar yaşanacak hayat
Hayat denilebilirse buna
Ve yaşadım diyebilirse insan
14.12.2015
5.0
100% (20)