vur artık benibazen bir yağmur serpintisiyle sarhoş olur dizeler ve ”yağsın yağmur yıkansın tüm hüzünler” der şair alfabedeki tüm kuşlarda selam durur çakırkeyif satırlara bazen de gidişin yağar usul usul dizelerimin saçaklarına ve “bir ufak yağmur yetmez siz getirin en büyüğünden bir sağanak efkar sofrasına” der şair kirpiklerimdeki tüm serçelerde tek tek düşer ışığına küsen harflerim gibi bilir ki şair hiç bir şiir yazmaz gelişini ................................................gidişini yazdığı kadar sana her iç düşümünde kanatlarının gölgesinde susar şehir susar renklerinden vurulmuş uçurtmalar makyajı akan tüm çıkmaz sokaklar ve ışığında tek tek söner sahte yeminleri gibi neonları da sensiz bu şehrin sen ki hüznü saçlarına ..............................saçları da geceye değen kadın Uzat bir nefes ..........................ki ben şafaklarıma uzanan kokunu çok özledim bil ki gagasında elem taşıyan tüm martıların göz yaşlarını içip yarama ışıksız binlerce yakamoz bastım sırf deniz gözlerini son kez görebilmek ve son kez gözlerindeki derin mavilerde kaybolabilmek için şimdi vur artık beni sendeki çoğalan benden kabusu olduğum tüm kimliksiz gecelerden iliklerime kadar nakşolmuş titremelerden ve kapılarımı aşındıran tüm unutulmuş beklentilerden vur .......kanamam korkma ..........................................hafızam bir o kadar barut kokuyorken .............................................................................................................kanarsam namerdim... ilhanaşıcıaralıkikinonbeş |
'sana her iç düşümünde'
nasıl güzel bir ifade ki takıldım kaldım
ve yazdım aklıma, sağol...
:)
dostça...