Üfürür Tin
İçimden konuşup içimden bağırdım, ayni dil’den konuşamadığım hayata karşı
Anlasa , Sözlerimin eğriliginden O kalp çarpıntısını Saçak altlarınınn kalabalıklığından yer bulamayan kalbim Kanatlanır O fırtınalı yağmurlarda Aklım bir karış havaya Dünya telaşıyla basar Ayaklarım yine aynı kalabalıklığında duraklara Herşey tadımlığında Üfürür tin beden içre Anlamadan daha Yerle yeksanım Sabah ezanlarında ilahi mağbed’im. Keşfedilmek için , Beklediğim ikindiler de söner umudum.. Kayboluş öykülerinin Son versiyonunu okurum İnzivalarımda İçime katlanan sayfalar , Pekte okunaklı olmayan şekliyle Atılır raflardan Takılırken gözlerim o her satırda geçen "yokluk" a Altı çizilmiş sözler ,neşter parmak uçlarıma Pıhtılaşmıs bir efkar , Gecelerde seyreltilen .. Dipsiz karanlığın Hayasız ben’lik çukurlarından göremez kimse Sararmış cümle’mi Camlarımda biriken kara bulutlar, İçten dağılır İçten parçalanır.. Susmak’la dikilir, parçalarım Susmak Nekahat Yorgunluk hiç var olmayan deniz fenerlerine kürek çekmişliğimden Hangi banka otursam dinlenmek icin Cehenneme çıkış kapısı İlle sokarlar ölmeden Zaman aleyhte ilerlerken sende Asılırsın şu şeytan tezgahında kalbinden Şiar |