Hakk'a Vîsâl
Namaz, fevkalâde husûsî bir râbıtadır Eltâf-ı Mevlâ’ya;
Böylesine kudsî irtibât, hebâ edilmemeli Şeytâni riyâya. Şu Ahfâd-ı Âdem -hakkıyla bir düşünseydi- Hakk’a visâli; Durup dinlemenden -ahret tarlasını ekerdi- karınca misâli. Her kim ahlâkın’ gözetip, kılarsa namazın’ huşû içinde; Hakk’ın nazarına mazhar olur Kitâb’da, yirmi-üçün ikisinde. Unutma! İnsanı yücelten her şey, sabırla alâkalı ihtirâzıdır; Değil mi ki, Yusuf’u Mısır’a Sultân eden Züleyhâ’nın iftirâsıdır. Kalbimizde ilk sıraya koymalıyız mutlakâ, Allâh’ı ve Rasûlü; Boşa gitsin istemiyorsak şâyet, âhiret için ekilen mahsûlü. Aman aman, haksızlık gördü mü dilsiz Şeytanı oynama; Zuhrûf’un beşine kulak ver, gayyâ kuyusunu boylama. Ezenin köpeği olma sakın, mezarını Besmele ile kazsınlar; Ezilenin arslanı ol ki; mezar taşına it değil, yiğit yazsınlar. Bu âlemde doğrulmayan, pişer mutlâka mâverâ’da ateşte, Şâhit isteyen bir baksın, ne diyor Kur’ân; kamer’in ilk beşte. Firavun mîsâli, son dakikaya bırakma tevbe ve secdeni; Heder etme ne olur, zumer’in on-yedisindeki müjdeni. Dîn dediğin ne kilisede, ne sinagogda, ne de câmidedir; Deyyân’a karşı borçluluk bilincinde olan kulun kalbindedir. . |