İkibin öncesinden bir kaç kare...
İkibin öncesinde...
Yollara düşen insanların azdı sayıları ... Hızla kırmızı otobüsler geçip gidiyordu Yollarda.. Kıvrılıp körüğünden tıslaya tıslaya Mecidiyeköyden.. Yıldız yoluna... Akşam saatleri yakınlaştıkça Beş sofraları kurulurdu havadar balkonlarda Tiryakiler tutuştururdu Tütünlerini ince kağıt arasında. Vızır vızır otobüsler dalıyordu Alain Delon parfümlü Beyoğlu sokaklarına... Mevsim bahar.... Kur yapıyordu Daldan dala Atlayan kumrular... Ortaköyde... Osmanbey’de Yıldız yolunun ötesinde Av kasrı Yıldız köşkü Beşiktaş’da.. Burnu havada Trençkotlarda Afra... Saçlar kıvır kıvır Afro.... Pantolon piyedepul Tarz Maskülen.. Güllük gülistanlık Bir havada Nick Cave cinayet işliyordu... Şarkılarında... Günün tam ortasında... Maçkada... Boğaz Uzanmış Denizin ortasına Ruhu Dingin... Gülüyor Şehrin yüzü... Değişmiyordu rengi... Büyülü Köprü yolunun Bukalemun gibi... Tonları soft Gecelerin... Yoktu böylesine Renkleri.. Şaşaası fosforu... Mamafih... Mesut ve bahtiyardı Kentin ulusu... |
Kalemin susmasın
_________________________Saygılar selamlar