Avuçlarında def(i)ne saklayıp gözlerinde kahve kırklayan gülüşünde güller dans eden kadın, ellerim diken, yüreğim söz yarası öğretmediğin yanından yaşıyorum tomurcuk sunduğun hayatı içnde mutlu son olan masallara kanıyor kendi cehennemimde yanıyorum kırık bir mum misali
öğrettiğin gibi tüm adımlarımın sonuna sabır ekledim düştüğüm çukurları öyle bir sevdim ki ve öyle büyüdüm ki küçük hayallerimde nefesimce öldü beni hayat kefenim mavi renkte ömür gri
II-
sahi büyümeyi kim öğretti bana anne ilk yalanı kim söyletti kim itti beni düş çukurlarıma kim avuttu günahlarımda aymaz ve kimsesizliğimi
çözemedim kaç desibel ederdi oysa kulaklarda veda sesi kimler yalanladı katrani gerçekleri ve kim karar verdi mutluluğun ölmesine ah anne rüzgar adımlarımı yavaşlatmazsa donmasa eğer filizlerim bu kış becerebilirse kozam çatlamayı uçacağım kelebek misali z’amasız takvimlerden düşen mavi günlere
III-
bilirim ecel bin kez koklar annelerin saçını ve bırakmaz cebinde telaşından başka birşeyi kalmayan bir babanın yakasını sussun kimse demesin aksini babalar bir kere ölür, anneler iki! çocuklar ölümsüzdür kelebekler hayali...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Düş çukurları (Anneme) şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Düş çukurları (Anneme) şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Bu hangi yangın yeri, hangi ateş çemberi ? Hangi ilk ömrümüzde yakan bu '' hangi bizi ...'' Bu sıcak, hangimizi ? Ve bir düş(ünce sarmalında hangi kızıl-kıyamet ? Bu hangi od, hangi har ? Hangi alev topuna d(ön)üşen bu, nâr-ı çiçek ? Hangi cennete, cinnete yahut cehenneme davet ! Köz köz olmuş sinede har (nâr) neydi ? Bildim şimdi.
Sonrası bir labirent, dahası kıskaç ama...Bu kaçıncı muamma ? Sözüm ona: kız kaç, ama ! Mutluluklarla özdeş son(un)a ermişliklere, Seyduna türkülerine eş kıyı(n)da gebermişliklere...
Görüyorum işte anne. Avuçlarında hazine. Umut dolusu gömüt (gömüt dolusu umut) / bana yine ninni söyle; ki küçüğüm ellerinde, yüreğim sus pus.. Tuz-buz olmuş haz(i)nede kor (kar) neydi ? Bildim şimdi
İlişikte bir öğreti: hiçbir şey diyor '' dediği '' değil göründüğü gibi. Meğer fırtınalı kışın arkasındaymış bahar. Tırtılda gizlenirmiş meğer o güzelim kelebek. Çile ve ızdırapla gelirmiş insana gerçek huzur. Ümitsizlik yokmuş asla. Ve rüzgâr, kış geceleri şiddetle uğuldarken '' filizleneceğim '' diye ürperirmiş küçük tohum.
'' Ah anne, rüzgâr adımlarımı yavaşlatmazsa, donmazsa eğer filizlerim, bu kış becerebilirse kozam çatlamayı '' // ...... bir başıma yaşarken ben oysa ki bu hayatı öğretmediğin yer(in)de; bir umut: ölüm evveli yine de zar neydi ? Bildim şimdi.
Bir başka sıkıyor kabir; tabiri caiz ise, bir bana ha(c)iz ise. Bir his ama içimde, cenneti müjdeliyor. Hani sen olup da ben, ölünce sen-in yerine, bir mayın tarlasında gelincikler gibiy(d)im. Özümdeki ise benim '' ya sev ya terk eyle ömrü. Kaçınılmayınca zulüm, alkış tut sen zalime. Ve ser -alçak- sesleriyle onları gereken (engerek) yere. Peki ya-r şimdilerde ? Karanlıkta bir uçurum çiçeği gibi bir perde tutuşmuşken önümde, sahi bana büyümeyi kim/ler öğretti anne ?
Dedim ya az evvelinde: bir başka sıkıyor kabir. Say, sayende dar neydi ? Ve yar olmaz sen gibi. Say, nazende yar neydi ? Anne al kollarına, sar beni dediğim anda, içimdeki direncin kopyasına oranla düş(üş)lerimi tem(y)ize çekmişliğim var idi. Var neydi ? Bildim şimdi.
Selamdır bu öyle ise, sırtında dert küfesiyle evine elem taşıyan; ama bir yaşlı çınar, ama bir eski toprak, ama arkamızdaki dağ olan babalara...ki bir ağaç, gövdesiyle düşer ya önümüze, ayaklarımız altından kayar ya hani toprak, patlar ya bir dağ derinden...Babalar ölümden yalnızca bir kerecik anlar ya. Bir şairin şiirinden yükselen bir anlayışla, ölmesi ama anaların. Anaların ölmesi bir başka, anlatamam burada. Evlat acısı sonra, dut yaprağı eriten tırtıl ki ömrü kısa...çocuklar, ölümsüzdür oysa.
Şiirin matematiği: babalar (1) kere ölür; anneler (2) / demek ki şiir bir karneydi hep s/10'a doğru. Z'amansız takvimlerden süzülen an'a doğru. Sancılı bir doğumdu bu. Canana can vermişlikte bir kelebek hayali...Ama heyecan neydi, ama heyelan neydi ? Yaşama küfredesiye püsküren volkan neydi ? Taşa dönüşen kalpte ve tam(n) yerinde hayatın ve inat terkedilişlere; can neydi, han neydi ama, tan neydi: hep anneydi. Kan kanı çekermiş hani, beni de şiire çeken kAN NEydi ? Bildim şimdi
....
Sol yanımla değindim, yan neydi ? Bildim şimdi. Şiire ve şaireye saygıyla eğildim şimdi.
Şiir bunca yanlışın içindeki çözülemeyen matematiğiyle belki de insanların hayatına giren tek doğruydu.. Şiir annemdi.. Ölümün az öncesi ve hatta ölümdü.. Ki ölüm nefesin son durağı.
Verdiğiniz emeğe yaptığınız değerli kritiğe yürekten teşekkürler şiir dostu. Râbbim yolunuzu hep açık etsin inşallah.
Babaların yaşama dair telaşı değil mi yaşamı anlamlı kılan? Kaç kere öldünüz bir babanın öldüğü gibi! Ya da hangi annenin saç telini kokladığını ecelin? Kim görebilir ki, babaların gözyaşlarını içine akıttığını? Bir annenin ailesine, eşine, evlatlarına yandığından daha az yandığını kim iddia edebilir kelebeklerin ateşe uçtuğu gibi. Çocuklar da ölür bazen, ölür babaların içinde, kadrinin, kıymetinin bilinmediği gün! Bu güzel şiirinizde keşke pozitif ayrımcı söylem hissettirilmeden vurgulansaydı. Başarılar…
sahi büyümeyi kim öğretti bana anne ilk yalanı kim söyletti kim itti beni düş çukurlarıma kim avuttu günahlarımda aymaz ve kimsesizliğimi
çözemedim kaç desibel ederdi oysa kulaklarda veda sesi kimler yalanladı katrani gerçekleri ve kim karar verdi mutluluğun ölmesine
MERHABALAR GÖNÜL DOSTU KALEM ; MÜTHİŞ..ÖZELLİKLE İNSANLIĞIN YERLERDE SÜRÜNDÜĞÜ, ÇOCUKLARIN AÇMADAN SOLAN ÇİÇEK MİSALİ BİR BİR YAŞAMA SAVAŞINDA YENİLDİĞİ . UMUDUN ZİFİRİ KARANLIKLARDA SAKLANDIĞI , DÜŞ KIRIKLARININ RÜTİNLEŞTİĞİ ŞU GÜNLERDE HARİKA BİR YÜREK SESİYDİ..SESLENDİREN EMEĞİDE KUTLUYORUM..ÇOK HAZ ALDIM..YİNE HARİKA BİR FİNAL..ÇOK GÜZEL VEDE ANLAMLI BİR YÜREK SESİYDİ ... YÜREĞİNİZ VEDE KALEMİNİZ DERT GÖRMESİN KUTLUYORUM EMEĞİNİZİ.. SELAM VE SAYGIMLA..
bilirim ecel bin kez koklar annelerin saçını ve bırakmaz cebinde telaşından başka birşeyi kalmayan bir babanın yakasını sussun kimse demesin aksini babalar bir kere ölür, anneler iki! çocuklar ölümsüzdür kelebekler hayali...
Çok güzeldi Nar-ı'm Anneciğinin ruhuna gitsin, dua niyetine... Yorum da çok güzeldi. Her iki emeği de kutluyorum. Sevgimle...
göğün kızılına bak yutacak sanki bulutları yalnızken hiç sarmıyor annemm ne uyumak ne uyanmak ne de düşünmek yalnızlığı ne koyuyor bilsen saat başı bir piç doğuruyorum ah bilsen ne çok ihtiyacım var sıcacık nefesine anne
Bağdaş kurdum oturuyorum camın dibinde ki kedi yavruları bile benden daha kalabalık nasılda acıyor içim nasıl "Ben çaresizlerin çaresiyim" diyen Rab'be iltica edeyim korkuyorum akşamın kaşlarını çatışını görememekten içimin karartısı öyle yayıldı ki temizleyememekten korkuyorum
Ah be annem nerdesin? bazen öyle kalasım geliyor ki gözlerimi dikip yüreğimin söküklerine güneş hala varlığını çekmiş değil odamın duvarından ama ben üşüyorum ve aç ve kimsesiz ve ağrılı bilmeyen sanır sessiz bir gemi sessiz sessiz yol alan bilmiyorlar ki yavaş yavaş dibe batıyor
Ah be annem nerdesin? Bir sözüne muhtaç yüreğim belki uzun uzun tesellilerine Üzülme geçer diyen titreyen sesine
Biliyor musun tenha burası hangi duvara dönsem birinin gölgesi uzanıp tutamıyorum sesleniyorum duymuyorlar hava karardıkça da kayboluyorlar
Ah bana canımdan daha yakın olanım nerdesin? kokunu özledim kendin yoksun sesin düşümden yavan geliyor doğurduğun, doyurduğun, gördüğün, duyduğun ben değilim artık
:( anne benimde içimi sızlatan en büyük yâr "Ne kadar yazabilirsin mısralara kaderin sana yazamadığını." der şair inanırım, inandığımdan susarım
çok güzeldi paylaşım çok güzeldi
Zeynepece tarafından 12/4/2015 7:09:29 PM zamanında düzenlenmiştir.
bilirim ecel bin kez koklar annelerin saçını ve bırakmaz cebinde telaşından başka birşeyi kalmayan bir babanın yakasını sussun kimse demesin aksini babalar bir kere ölür, anneler iki! çocuklar ölümsüzdür kelebekler hayali... Çok güzel, sesli dinlemek de bir o kadar güzel..
Gözlerimde, ellerimde aynı yaralar var. Beklentilerim, hayallerim hep eksik, hep yarım sabahlar, hep yarım geceler ve çokça uzun gündüzlerim var. Sabır, dudaklarımda dualar, dudaklarımda farklı kimsesiz acılar. Bak hep orada en sevdiğin çiçeğin. Kızma bana bazılarına bakamadım sen gibi. Soldular, yaprak döktüler, kırıldılar kimi zaman, ama sensiz bir daha hiç açmadılar.
Günahlarım da çoğalıyor, ah'larımın ve pişmanlıklarımla birlikte. Zaman hep kırık, vakit her dem kimliksiz.
Mavi gelecek, asla. Gri bir düş, siyah bir matem, özlem hep yeşil.
Sustum: ki bu asla son dizelerin emrettiği için değildir. Asla olmayacaktır. Anılar ve hatıraların yüzü suyu hürmetine.
bilirim ecel bin kez koklar annelerin saçını ve bırakmaz cebinde telaşından başka birşeyi kalmayan bir babanın yakasını sussun kimse demesin aksini babalar bir kere ölür, anneler iki! çocuklar ölümsüzdür kelebekler hayali...
Çok çok etkili dizelerdi.güzel bir emek.gerek dizeleri ve gerekse seslendirmeyi çok beğendim.Yaşattığı duygu" yapma böyle gözünü sevem" dedirtti.Tüm seçkileri fazlasıyla hak etmiş Kutladım emekçilerini.saygıyla.
Babalar bir kere ölür Anneler iki... anne öldümü sol yanı üşür dünyanın Kalemin kelamın ve dahi rüyanın... Hüzünlüydü sızlatan mısralar mahkum... Kutlarım gün şiirini nicelerine sevgilerle
Bu hangi yangın yeri, hangi ateş çemberi ? Hangi ilk ömrümüzde yakan bu '' hangi bizi ...'' Bu sıcak, hangimizi ? Ve bir düş(ünce sarmalında hangi kızıl-kıyamet ? Bu hangi od, hangi har ? Hangi alev topuna d(ön)üşen bu, nâr-ı çiçek ? Hangi cennete, cinnete yahut cehenneme davet !
Köz köz olmuş sinede har (nâr) neydi ? Bildim şimdi.
Sonrası bir labirent, dahası kıskaç ama...Bu kaçıncı muamma ? Sözüm ona: kız kaç, ama ! Mutluluklarla özdeş son(un)a ermişliklere, Seyduna türkülerine eş kıyı(n)da gebermişliklere...
Görüyorum işte anne. Avuçlarında hazine. Umut dolusu gömüt (gömüt dolusu umut) / bana yine ninni söyle; ki küçüğüm ellerinde, yüreğim sus pus..
Tuz-buz olmuş haz(i)nede kor (kar) neydi ? Bildim şimdi
İlişikte bir öğreti: hiçbir şey diyor '' dediği '' değil göründüğü gibi. Meğer fırtınalı kışın arkasındaymış bahar. Tırtılda gizlenirmiş meğer o güzelim kelebek. Çile ve ızdırapla gelirmiş insana gerçek huzur. Ümitsizlik yokmuş asla. Ve rüzgâr, kış geceleri şiddetle uğuldarken '' filizleneceğim '' diye ürperirmiş küçük tohum.
'' Ah anne, rüzgâr adımlarımı yavaşlatmazsa, donmazsa eğer filizlerim, bu kış becerebilirse kozam çatlamayı '' // ...... bir başıma yaşarken ben oysa ki bu hayatı öğretmediğin yer(in)de; bir umut: ölüm evveli yine de zar neydi ? Bildim şimdi.
Bir başka sıkıyor kabir; tabiri caiz ise, bir bana ha(c)iz ise. Bir his ama içimde, cenneti müjdeliyor. Hani sen olup da ben, ölünce sen-in yerine, bir mayın tarlasında gelincikler gibiy(d)im. Özümdeki ise benim '' ya sev ya terk eyle ömrü. Kaçınılmayınca zulüm, alkış tut sen zalime. Ve ser -alçak- sesleriyle onları gereken (engerek) yere. Peki ya-r şimdilerde ? Karanlıkta bir uçurum çiçeği gibi bir perde tutuşmuşken önümde, sahi bana büyümeyi kim/ler öğretti anne ?
Dedim ya az evvelinde: bir başka sıkıyor kabir. Say, sayende dar neydi ? Ve yar olmaz sen gibi. Say, nazende yar neydi ? Anne al kollarına, sar beni dediğim anda, içimdeki direncin kopyasına oranla düş(üş)lerimi tem(y)ize çekmişliğim var idi. Var neydi ? Bildim şimdi.
Selamdır bu öyle ise, sırtında dert küfesiyle evine elem taşıyan; ama bir yaşlı çınar, ama bir eski toprak, ama arkamızdaki dağ olan babalara...ki bir ağaç, gövdesiyle düşer ya önümüze, ayaklarımız altından kayar ya hani toprak, patlar ya bir dağ derinden...Babalar ölümden yalnızca bir kerecik anlar ya. Bir şairin şiirinden yükselen bir anlayışla, ölmesi ama anaların. Anaların ölmesi bir başka, anlatamam burada.
Evlat acısı sonra, dut yaprağı eriten tırtıl ki ömrü kısa...çocuklar, ölümsüzdür oysa.
Şiirin matematiği: babalar (1) kere ölür; anneler (2) / demek ki şiir bir karneydi hep s/10'a doğru. Z'amansız takvimlerden süzülen an'a doğru. Sancılı bir doğumdu bu. Canana can vermişlikte bir kelebek hayali...Ama heyecan neydi, ama heyelan neydi ? Yaşama küfredesiye püsküren volkan neydi ? Taşa dönüşen kalpte ve tam(n) yerinde hayatın ve inat terkedilişlere; can neydi, han neydi ama, tan neydi: hep anneydi. Kan kanı çekermiş hani, beni de şiire çeken kAN NEydi ? Bildim şimdi
....
Sol yanımla değindim, yan neydi ? Bildim şimdi. Şiire ve şaireye saygıyla eğildim şimdi.
mαму єχ