'İnsanız'Saçtığım tohumların evlatları yeryüzünde Gölgesinde atalarının kokusunu aldığım ağaçlar Uçuşlarında masumiyetin nişanını saklamış kuşlar Hayallerimden gerçeklerime doğdular. Koyu olmayan bir günün soğumuş köşesindeydim Otları minder yaparken sırtıma Gökyüzünün görünmez sahiplerini sayardı gözlerim. Koyunların geviş sesleri hece hece dudaklarımda hâlâ Yeryüzünün yaramaz damarları cömert Uysal ovaları ise suya kanmaya dünden razı Bir meleğin elinde kalem var da Öteki meleğe Ud çaldırmak benim günahım Mutlu mutlu havalar olmalı bunlar Hakikaten mutlu olanlarından Bazıları gibi değil de Zaafa uğramamışlarından olmalı Hayallerimde bile yanaklarım açıldıysa Mutlu mutlu havalar olmalı bunlar. Dışarıların gözyaşları bile rahmet sayılırdı Mikail’in kanatları bulutlara değdiğinde Ağzı kurumuş köy yolları ve damları Boş kaplarla dolar taşardı. Bir habbesi heba edilmez ve günahlar Yerini masumluğa o zamanlarda bırakırdı. Aşağı doğru inen tozlu köy yolunun sağında Çınar ağaçlarının gerisinde Köy Çeşmesi’nin ilerisinde Yaşlı nenelerin kambur belle çıkamadığı o tepelerde Ruhuna oturmak nasip olmuş Pek çok çocuklar bulunurdu Saçlarını rüzgarlar savurur Kulaklarını arı sesleri doldururdu Ve kimse hatırlamak istemese de İlk ve son temiz nefes orada solunurdu. Sonraları ateşin rengi değişti Yıldırımlar acımasız Gökyüzü düşmanca baktı gözlerimize Küllere işeyen masum çocukları Cinlerden koruyan melekler bile Görevlerini bıraktı. Büyüyen bedenlerde küçülen ruhlar Yana yana sığınacak cesed aradı. Gamzelerin çukurlarına düşmüş karartılar Dişlerdeki islerin sahibi tütün dumanları Öksüren ciğerin düşmana aşkı Tersine uçan kırlangıçlar Memleketimizi terk eden beyaz kışlar Göç edip de dönmeyi unutan varlıklar Tanımadığımız halde akranımız olan yaratıklar Ay’ın görünmeyenleri Yıldızların gün hesapları Bir karmaşık karışıklık Bir telaşlı uyuşukluk Alnımıza yazı gibi yapışık Uslanmaz bir aşık gibi de yılışık Büyüklüğümüzün karşılığı Emellerimizin bedeli Nasibimiz Ve de yemeğimiz. Riyakarlıkla söylensek de affa muhtacız Nankörlükle istemesek de Sofrada biz varız Hani demişlerdi ya Hani demiştik ya İşte ondanız ’İnsanız.’ MEHMET EMİN ŞAHİN |