Sonbaharım
Susma
Susatma beni eski benliğime Kalbimde gonca misali açan gülleri Sevdanın sıcacık elleriyle diktin,koparma Bir yaradan ince ince sızan kan gibisin Damarlarımda geziniyorsun,eksilme Ah şu kötü yalnızlık derdim Kuru kalabalıklara karışırdım,bulamazdım kendimi Sonra sen geldin Yalnızlığına sığındım,çoğulluğu tattım Gündüzler alışamadı bir türlü bana Geceler efkara büründü Aramızda kalsın kıskanıyorlar bendeki seni Masumiyetini, seyrek gülüşlerini... Sevginin ardına saklanmayacağım artık Yaz yağmurları gibi yağacağım hayatına bereketimle Kuruyan dudaklarına nem olacağım Mavimsi duygularla dalgalanacağım, kıyına vuracağım... Fakat bu susmuşluk ezik ezik ediyor beni Parçalıyor sebeplerimi Ağacının altında gölgesiz kalmış gibiyim Kurumuş yaprakların, dalların kırılmış Gitsem de kavrulacağım kalsam da İçimde iki insan, iki ruh var sanki Deliriyor muyum ne Birbirleriyle konuşturuyorum onları Sesleri kulaklarımda yankılanıyor Lakin sen duymuyorsun Duyamıyorsun... Serçe parmaklarınla tıkamıyorsun kulaklarını Sağırsın sen bana, benim körkütük olduğum gibi sana... Bahar kokuyorsun bugün Papatya menekşe değil de yaş toprak. Başlangıç ve bitiş ibaretliğin Sonsuzluğuna rağmen Sonbaharımsın benim... Özlem Tanrıkulu 14.09.2015 14:34 |