O GECE
Günün birinde gelirsen aklıma.
Ve aklıma geldiğin vakit Gecenin şehveti tutuşturmuşsa elime kalemi. Hele ki bembeyaz bir güvercin gibi Kanat çırpıyorsan gözbebeklerimde. Bir hikaye bulmalıyım sana dair o gece. O gece Karanlık kış günlerinde Bulutların arasından gülümseyen güneş gibi olmalıyım Ve senin en acımasız hallerini, en güzel mısralarla anlatmalıyım. Sen ise yüreğimin en vakarlı sularına indirmelisin Göğsündeki istikbali. Yahut incinir diye toprağına basmaya çekindiğim memleketim gibi Huzur saçmalısın nergis kokan kirpiklerime. Sevgili şiir gelini… Bir yılda on iki ay var. On iki ayda üç yüz atmış beş gün. Bırakta unutsun o gece şehrimizin muhtelif beldeleri İki seneyi aşmış bahsimizi. Ay tutulması bile önceden biliniyor artık çağımızda. Kim bilir şimdi hangi güvertede? Hangi cılız martıyı besliyorsundur? Katıksız bakışların, kesiksiz parmakların, birde miğfersiz canın ile. Bilmiyorum. Sevgili şiir gelini Nedense kapalı sözlerle konuşamayacağım o gece. İzmir’de saat kulesi, İstanbul’da Sultanahmet kadar Gerçek olacağım. Evet, anlamaları zor olmayacak bizi. Onların gözünde biz, mavi göğü zapteden Kara bulutlardan farksız olmayacağız o gece. Onları gözünde biz Dikenli siper barikatlarından farksız Olmayacağız o gece. Oysaki sen bilirsin bizi. Bir otobüs dolusu insanız halbuki biz. Uykulu gözlerle, cehennemimize ilerleyeceğiz. Ve biz sözde yaşabilmek için Cehenneme atacağız kendimizi. Sevgili şiir gelini… Evimiz ise her zamanki bahar rüzgarlarıyla şenlenecek O gece. Ben ise bir hikaye bulmaya çalışacağım sana dair. Bir mısra bile yaşamadan ölüp giden kelebekler Sadece onlar yazmayacak bana aklından geçenleri. Yoksa koskoca bir bahar tükendi mi? |