Bizim Şarkımız
Evvelce başkaydı hep Bu şarkıların tadı Her şarkı hatırlatırdı Mazide kalmış sisli bir adı Hoparlörden yükselen melodilere tutunup İşitselliği anlamlandırırdı Bir kadının Hüzünlü lirik ve silik yüzü… Ardından derin bir titreyiş Tarifsiz bir ürperiş… Gerisi sığır sessizlik Gerisi dilsiz çocukluk Tek günlük ömrüne yenilmiş Kanadına kezzap dökülmüş Kelebek ölüsü… Belki de Onlar için yazılmıştı, güftenin Yüreğin anten tellerine takılan Her bir sözü… Çoğu kez, Uzanıp sırtüstü yatağa Tavan dikip iki gözü İkigözü’nü gözlerdi Sevdanın emekçisi, özlemli kişisi Ya da rüyaları beklerdi… Ve hep… ‘’Bizim’’ dedikleri bir şarkıları vardı Ya ilk dans edilirken Ya da ilan-ı aşk ! O şarkı çalmaktaydı… Bilinmez ki Belki de tüm şarkılar Birileri için yazılmaktaydı… İşte bu yüzden Her şarkı hatırlatırdı Mazide kalmış Sisli bir adı… ***** ‘’Ah... bu şarkıların gözü kör olsun’’ Artık ne tuzu kaldı, ne tadı… Moldova 13 Şubat 2005 |