Tenler Ölmeden
Meziyet kurudu, maharet kısır,
Göze gece indi akşam olmadan. Sar beni sonsuzluk, varlığım pişir, Ölçüsüz mizana akıp dolmadan. Zerrenin sırrında hep acze düştüm, Buluta can veren hikmete şaştım, Noktada mıhlanıp menziller aştım, Dökülen yapraklar dalda solmadan Gel gitler içinde zaman kıvrandı, Dakikalar dondu, anlar davrandı, Ruhum görünmeyen yerden kavrandı, Hırçınlık kabarıp saçım yolmadan. Anlamaz idrakin sınırı konmuş, Açan bir tek gülle neleri sunmuş, Tevekkül sabırla, Kevser’den yunmuş, Yitikler doğmadan çağı bulmadan. Perdeler iç içe çekilmiş dünden, Aklın kıskacıdır dökülen günden, Nasılsa başlıyor bitince sondan, Varır mı farkına tenler ölmeden?.. |