Dağlar
Maziye mührünü vuran el gibi,
Vakurca dikilmiş karşıma dağlar. İçime düştükçe sızısı aşkın, Yarama köz basar hicranım dağlar. Balyozlar inmekte hırçın yüzüne İnsafsız pençeler uzar gözüne, Paletler giriyor mağrur özüne, Hunharca bağrını deliyor sağlar. Yontulmuş erimiş yere düşmemiş, Ölçüsünden dirhem bile şaşmamış, Vuslat ateşiyle yanıp koşmamış, Haşmetinden bir şey almamış çağlar. Şimdi zamanıdır kederin, gamın, Elinde kıvranır, cahilin, hamın, Bu nasıl görüştür, bu nasıl zemin, Bulut hüzün kusar, kayalar ağlar. |