Anılar
Fırtınaların indiği çöllerde
Altın bir salıncakta sallanıyor geçmişim Üflüyor enseme yıllanmış ağırlığını Gelecek, gelecek diyorum da Vakti var mı sahi bu geleceğin Ey arsız umudum Anla artık Ölüm pusuya yatmış bekliyor. Azrail’in gözü şahdamarımda Geçmiş ıslak ıslak akıyor şakaklarımdan Dilimde yanık, anıların acı tadı Kimi hüzün dolu Kimi bir damla gözyaşı kadar sevinçlerle süslü Yeniden yaşamaya kalksam Ne çıkar Tebessümlerim bile İçimdeki çocuk kadar pasaklı Rengini yitirmiş gökyüzüm Hiç esmemiş rüzgarlar dağıtmış bulutlarımı Gün batımını yaşıyorum ufuksuz Karşımda ölü,saydam bir deniz Avuçlarım çakıl taşı dolu Yalnızlığımı bile yalnız bırakıyorum Dudaklarımda eski bir türkünün ezgisi Hatırlamıyorum sözlerini Burgu burgu oluyor yutkunuşlarım Gözlerim dolu dolu Rıhtımlar, güz halatları, fenerler Tek görebildiğim paramparça olmuş buğu tabakası Gitmek ne de zor şeymiş Elimdeki bavula sığdırmak Ah bir mümkün olsa. İstanbul’u da seni de alırdım yanıma. 22.09.2015 01:21 Özlem Tanrıkulu |