ölesiye inandımŞiirin hikayesini görmek için tıklayın adam gibi çıktığınız yollarda adamlıktan çıktığınız oldu mu hiç, sevmenin sınırlarını zorladığınız anlarda bir fahişe kadar yorulduğunuz oldu mu ya da müebbet yedi mi çocukluğunuz bu izbe şehrin beton zindanlarında
bir tetiğe dokunmak kadar ince bir çizgidir hayat ve ben bu ince çizgideki tek eşkıya geçiştim soluk yüzlü bir aynada unutulmuş eksik bir bakıştım aslında geceler kadar uzun ve karanlık fahişeler kadar yorgunum yara bere parça parça bir kentte çıkmaz sokak adresim yine gecelerim zindan zihnimin duvarlarında tırnak izlerim düşlerim sorgusuz kurşunlanmış ve ben delik deşik doğuyorum şafakların rahminden gözlerim susuz toprak yutkunamadığım son bir nefes hala üzerimde geçmişim namlulara sürülü barut kokuyor mahzenlerimdeki yarınlar beynimde kopuyor limansız fırtınalar yalnızlık rehberim acı arkadaşım gölgem sırdaşım oldu tenhalarımda saymadım sayamadım daha kaç ölüm var içimde ve ben sürgünler boyu ölesiye inandım şiire aşk a ve en çok ta ölüme biliyorum az sonra yine sensizliği vuracak zaman ve ben bu gece de başucumda yalnız öleceğim gölgem bile kendimden kayıpken hiçbir Tanrı aramasın beni… ilhanaşıcı/ekimikibinonbeş |
ve hüzün bir sonraki hüzne gebedir
yoksa yürek böylesine çağlayabilir miydi..
yüreğinize sağlık şair saygım ile...