SİSLİ BİR GÜN
" Ne güzel günlerdi." dediğimiz günler,
neden illa ki fakir günler? Rutubet kokan evlerde, nasıl da mutluydu sevgililer. Hele bak kapıya kızım, helva getirdi zaar Nimet teyzen. Komşu deyip geçme, bebekten nasıl baktı sana bir bilsen! 9 ay, kira vermemiş Naciye hanımlar. Böyle şey olur mu demeyin, adı kiracı, bir ailedir onlar. " Ahretlik " der, mahallede birbirine kadınlar. Kuzine sobanın küllüğünde patates, üstünde demlik fısıldar. Hiç birşey yoksa tel dolapta, yumurtada ekmek kızartır hanımlar. Üstte yok başta yok, ayakkabılar mutlak deliktir; ama kim kime aşık mahallede, mutlaka bilinir. Artis resimleri olan hatıra defterlerine, dünyanın en saf kalpleri çizilir. Akşam olur, işten gelir beyler; hanımlar beylere hemen çay demler. Beyler,bir kapı önünde toplanıp çaylarını içerken, hanımlar, çekirdek eşliğinde, radyo tiyatrosu dinler. Çocuklar, ancak acıkınca eve girer. Anneler, ekmek üstüne sana yağı sürer; üzerine de biraz toz şeker. Yer yemez tekrar sokağa çıkarlar, sadece arkadaşları değil, " bakıştıkları " da onları bekler. Gelin çıkıyorsa bir evden, bir delikanlı, kapanmıştır o gün çıkmıyordur evinden. Almancıdır kocası, gelin rahat edecek. Ömrü boyunca, mahalledeki Ali’sini özleyecek. Eh, fakirdi mahallemiz; biraz hüzün vardı elbet. Kimse bilmez yalnızlığı, tükenmezdi muhabbet. Mutluluğu aramam, onun bunun resminde; Gültepe’de dolaşırım, mutlak sisli bir günde. |