MAHPUS DAMI (esrarlı perde)
Saflık kurnazlık hatasında sonun
Yazılıp çizilen bilmediğin oyun Demir kapı ardına düşer yolun İsteyerek gelmedim ben bu ele Bilerek düşmedin sen bu yere Kıvrılır yollar taşla döşeli Avluya çıkan yüzler neşeli Bilemezsin kim akıllı kim deli Güneş nefes, nefes doğacak Duygular sel olup akacak Taş soğuk döşek soğuk Buğulu gözler sesler boğuk Damarda pıhtılaşan kan donuk Istırap bezeli hırçın gönüllerin Sabır sınavıdır ömür dediğin Yaralı gövdeni gömersin maziye Korku aslanı boğdururlar kediye Sadakatin ödülü parmaklık hediye Hakk’a teslimiyet gönülden zikir Hayat zembereğinde kıvrılan nehir Gardiyan boynunu büken fil Amir emreder mahkûm sefil Sayımda başlar sıra, sıra dizil Parmaklıklar ardında düşünceler boğar Gün yeniden umuda doğar Kararır gün gecede ay Tutku tavşankanı demli çay Sigaradan nefes dumanını yay Ciğere iner öldüren zifir Beynimi kemirir korkunç fikir Yılları tüketen binalar kat, kat Burada sorguyla başlar hayat Suçluluk duygusu uzayan hat Girdapta süzülür dilinde isyan Özgürlüğü hayal görür insan Hatıralar, hatıralar dostlarım nerede Sükûta pencere semaya perde Köpürür gün düşürür derde Elimde sabır taşım gönlümde şükür Duvarda lekeler gölgeler yürür Kırmızı kan ile akan oluk Dar hücrede esrarlı boşluk Bıçağı kemiğe dayayan yokluk Baykuşlar ağladı, baykuşlar güldü Dilsiz geceye hissimi gömdü Balçıkta can bulan insani beşer Zindana düşünce haline şaşar Rabbimin verdiği nefesle yaşar Düş kak kanaya, kanaya İmanın cevher sermaye sana Zindan dar gelir gönül bağıma Hayal tacını kondurdum başıma Karlar düşer tel, tel saçıma Rüzgârım sonbaharın hüzünlü eser Vakit daralır nefesleri keser Tebessüm fısıldayan gözle izlersin Buda geçer ya hû diye inlersin Pencere önüne güller dikersin Üzgün, üzgün yeşerir goncalar Bozar rengini benim gibi bocalar Nefise uyulursa tenden bıkılır Geçen zamanda canlar sıkılır Voltada adım, adım taşlar sayılır Yorgun düşer eskiyen yapı Gözlerde büyür demir kapı Gecede üç telli sazın sesi duyulur Gümüş şamdan perde soyunur Gözyaşıma ayak uyduran yağmur kudurur Ruhum buz parçası gibi eriyen ölü Arzular cellât yaprak dökülü Pervane olur ortada gölgeler Taşta periler cümbüşü izler Derdimi taşın oyuğuna gizler Arayan soran olmasa bile Bencileyin avunursun mavi hayal ile Ölü benliğimi dolduran kepçe Bileklerimi sıkar takılan kelepçe Allaha yazdığım dua dilekçe Sabır, sabır düşer heceler Gövdemi kızıla boyar şimşekler Kanla yudum kirli mendili Aynalarda belirir tenin hayali İçten içe eritirler kandili Gül kokulu rüzgâr eser Mahpus damında ömür biter Ahmet Faruk Güvenç 01:13_21.10.09 |