ANNAAnna, en küçük yaştaki kadınım on sekizdi, daha yeniydi hayatın bense, yirmi yedimin ortasında huysuzlaşmaya başlamış, yeni bir ihtiyardım sen Missisipi’nin kenarında, hayatını bekleyen en saf halinde Kızılderili bir kadın bense, çadırını yağmalamaya gelmiş ne yaptığını bilmez bir beyazdım hala öyleyim, hala ne yaptığımı bilmem affet, ne ilksin nede son yaraladığım (avuçlarımız yanıyordu, biz hala sevgili değildik bırakmasak ellerimizi, birazdan eriyip gidecektik) Anna yastığım en çok seni ağırladı göğsümüzde taşıdıklarımızsa ölü canlarımızdı aşk ne tuhaftı ve ne tanımsızdı benimse göğsüme, isteyip de sıkıştıramadığımdı ben diye bir ihanet çöktü geceye kirpiklerine rimeller, geceye bir ben asıldı giderken ağlayan kaçıncı kadınımdın makyajlı yüzünde her şey akti, geride bir ben kaldı Anna gitme desem gitmez misin? beni terk edecek kaç kadın kaldı geride bunu bana söyler misin? Anna ne gecti ne gececek kronik bas agrilarim gelsen bile geride bıraktığın aynı hastayım |