Gurbet Akşamları
Gurbetin akşamlarına, düşünce
Özlem kokulu zifiri yalnızlıklar Hasret içinde, hasret kaldığın, Utangaç bakışlarına bir sis iner… Yavaş, yavaş için sızlar Acılar gelir saplanır en derin yerine… Yüreğinin, ortasına alır getirir, yerleştirir onu Getirir sevgiliyi getirir gözlerinin önüne Ahh dersin ahh… Şimdi, şeytanı uyandırmadan Parmaklarının ucuna basarak gelse de Dünya dönmese dersin… Dalar gidersin uzaklara Daldıkça Unutursun kendini, hallerini İçin üşür, boğazın kurur, yutkunamazsın Dilin dişin titrer, Her şey kekeme olur Zaman ilerledikçe Etraftaki İnsanlar bir, bir çekilir Usul, usul tükenir sesler… Evlerin sokaklara bakan kapılarının Frenk dilleri düşer yuvalarına Pencereler perdelenir Bir garipliktir çöker ruhunun derinliklerine Anılar, hatıralar loş Attığın adım sarhoştur Tanışık olduğun, izmarit yanığı kaldırımlar İlaç gibi hatırlatır, Bal renkli, dost gülücüklü can ciğer düşmanını Nefesledikçe duman, duman Efkâr düşer kirpiklerine Âlem sızmıştır sessiz sedasız Sense, Uyanıksındır düşlerine Uyanıksındır düşlediğine Gecelerine bir başka gelir karanlık Bir başka oturur yalnızlık, omuzlarına Ürkek, endişeli ve çaresizsindir Ayak seslerin, yoldaş olur titreyen gölgene Az öten de bulutu tepesinde Alafranga, kirli bir müzik davet eder Gel, gel de unut dertlerini der… Atarsın kendini, iğreti bir iskemle üzerine Meyhane, müptezellerinden sarhoş Masalar yorgun, cümleler kahır doludur… Şerefine kaldırdığın yalnızlığının özlemlerine İyiye yorduğun, umutlar örtünür Bu da kesmez acılarını Hiçbir eksiklik gelmez yerine Gelmeyecektir yerine Duramazsın, Durduramazsın İçindeki acaba lı uğultuları Vurursun kendini yollara… Ellerin ceplerinde Dilinde hasret yüklü Yarım yamalak bir ağıtla Yana yıkıla düşersin sokaklara Sabahlar olmak bilmez… Başıboş köpeklerin, korkulu gözleri çevriliyken üzerine Yolun, ya tren garına düşecektir, ya da terminale Kuytu köşelerinde sahipsiz sessizler, garibanlar Ter kokan ceketlerinin içerisinde Uykularına ağır, gözlerini öldürürlerken Geceler uzadıkça uzar Sayıklamalar, titremeler hâkimdir Perişan bedenlere Sen dirhem, dirhem ölürken Sıcacık yataklarında Gün doğacaktır birilerinin üzerine |